21 Nisan 2007 Cumartesi

İeri, Oggi, Domani (Dün, Bugün, Yarın)


Yukarıdaki video mükemmel Sophia Loren’in 63 tarihli filmi İeri, Oggi, Domani’ den bir sahne. Filmin sinema tarihine altın harflerle işlenmiş oluşunun nedeni yalnızca Sophia’nın striptiz’i değil elbette. İeri, Oggi, Domani içinde üç bağımsız ve leziz film barındırıyor. İlkinde Sophia hapse girmemek için sürekli hamile dolaşan bir kaçakçıyı, ikinci filmde “paramdan pulumdan çok sıkıldım, ben de alelade insanlar gibi yaşamak istiyorum” deyip duran ama baştan çıkarmaya çalıştığı fakir ve de gururlu adam zor durumda kalınca ortada bırakıp giden Anna adlı zengin kadını -Anna’ya Pulp’ın Common People adlı güzide eserini armağan ediyoruz- ve son film dindar Fahişe Mara’yı anlatıyor ki zannımca filmin en iyi bölümü burası. -ki striptiz sahnesine sinema tarihi derslerinde mutlaka şöyle bir değiniliyor, düşünün artık eğitim yuvalarımızın durumunu.- Videonun sonunda göreceğiniz üzere zavallı Marcello Mastroianni, yani filmdeki adıyla Rusconi'nin eli böğründe kalacak ve lanet kaderine “iki gündür evet, hayır, evet, hayır, bunun insanın sağlığını nasıl bozabileceğini hiç düşünmüyor musun Mara!” diye isyan ederek insanı gülme krizine sokacaktır. Sophia bu bölümde tam Sophia’dır hani, adamcağıza hak vermemek elde değil.

Sapıklığı kesiyor ve cumartesi gecenizi renklendirecek ikinci videoya geçiyorum-ya da pazar sabahı mı demeliydim- Ajda’dan Erkekleri Tanıyın. Keyifli seyirler. Sevgili hanımlar, kulağınıza küpe yapın bu şarkıyı… İmza: Güzin Ablanız…(İçsel söylenme: Çok sıkıcısın.) Handan Kara dinliyorum iki gündür. Handan Kara'nın İsyan şarkısını arıyorum aylardır. Arşivde mevcut olan müracat masasına lütfen. Lütfen ama lütfen! Yaz gelse de adaya gidip denize girsem...






Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne./"O olmazsa yaşayamam" demeyeceksin./ Demeyeceksin işte./ Yaşarsın çünkü./ Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki./Çok sevmeyeceksin mesela./ O daha az severse kırılırsın./ Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden./ Çok sevmezsen, çok acımazsın./ Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem./ Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... / Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin./ Senin değillermiş gibi davranacaksın./ Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın./ Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın./ Çok eşyan olmayacak mesela evinde./ Paldır küldür yürüyebileceksin./ İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,/ Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin./ Gökyüzünü sahipleneceksin,/ Güneşi, ayı, yıldızları.../ Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak./"O benim" diyeceksin./ Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin.../ Mesela gökkuşağı senin olacak./ İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın./ Mesela turuncuya, ya da pembeye./ Ya da cennete ait olacaksın./ Çok sahiplenmeden,/ Çok ait olmadan yaşayacaksın./ Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi/ hem de hep senin kalacakmış gibi hayat./ İlişik yaşayacaksın./ Ucundan tutarak... (Can Yücel, Körü Körüne Yaşamak)

3 yorum:

dino dedi ki...

Sevgili Ezgi, Trakya'nın her yerinde düğün başka olur elbet. Kırklareli bize yarım saat, bilginize :)

Ezgi dedi ki...

Trakyayla gönl bağım var benim. İğneada'da çok yaz geçirdim. Düğünlerini bilirim. Müziklerini öğrenmeye çalışırım. Hayalim konusunda ise çok ama çok ciddiyim.

Yarım saat? Lüleburgaz? Babaeski?
Mevsimi gelince size bir de ayçiçek tarlalarını soracağım ben, İstanbul'dan Kırklareli'ne giderken tarlalar vardı, hala dururlar mı bilmem.

Anonymous dedi ki...

Sophia Loren sevip Can yücel okuyan kadın asla sıkıcı değildir.

Hayranınızım...

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons