Hani şehirlerarası otobüslerde bir “bayan yanı olsun” mevzusu vardır, ne hoş gelenektir o: bayan yanına bayan, bay yanına bay eşlemesi itinayla yapılır ki ne bileyim namus timsali kadınlarımızın eli kolu namahreme değmesin, rahat etsinler… Hiç öyle takıntılarım olmadı, es kaza otobüse bilet alıyorsam ve “bayan yanı veriyoruz hanfendi” diye sormuşlarsa sesimi de çıkarmam. Eskiden romantiktim, hani yolda fıstık gibi bir delikanlıya rastgelirim de aramızda bir yol elektriklenmesi başlar-ıyy elektrik dedim- diye füzuli hayaller kurardım on beş yaş havailiğiyle ama Tarık Akan benzeri birinin otobüs penceresinden sarkıp yanınıza oturması olasılığı benim kalkıp bir düğünde göbek atmam kadar gerçek dışı. (evet Linda, kendi düğünümde oynayacağım, sözüm söz.) Hem “bayan yanı” nda oturmaktan hazetmiyorum, hele koridor kenarındaysam-olmaz ya-. Gece yolculuklarında pıt pıt mesaj çeken mi ararsınız, çan çan konuşan teyzeler mi ararsız, her molada makyaj tazeleyip sinir bozanlar mı ararsınız…
Neyse ki trenlerde “bayan yanı” sorunsalı yok. Çoğunlukla biletimi gayetle bireysel bir şahıs olarak tek koltuktan yana kullanıyorum. Tren yolculuklarında mayalı hamur özelliği gösteriyorum zira: müziğim bir yandan çalacak, öte yandan kitabım okumasam da açık olacak, suyum elimin altında, çantam ayağımın dibinde, ne bileyim Nikon efendi ortalıkta olacak ki olağanüstü bir kare yakalarsam kaçırmayayım. İkili koltukta bu denli yayılırken utansam da arada sırada sosyalleşesim geliyor ve ikili koltuğa hayır demiyorum. Ama her daim pencere kenarı benim olacak, takıntılarımdan biri bu. Bu gece yine öyle gecelerimden biri, yani pek konuşkanım. 2. vagon 13 numaralı koltuk benim, peki güzel. Tren geldi, bindim. Yerimde yaşlıca bir adamcağız, kalkmaya niyeti yok.
-Afedersiniz, 13 numara benim yerim?
-Benimki de 14 numara. (14 numara deyince aklıma Emrah’ın annesi geliyor ama çaktırmıyorum. Gülcaaan, annemiz şey olmuş, Gülcan!)
-Ama siz 13 numarada oturuyorsunuz.
-Farkeder mi? (Hem de nasıl. Takıntı nedir bilmez misin ey adam!)
-Eh eder aslında. Hep pencere kenarı tercih ederim ben.
Adamda bir rahatsızlık. Hayda, yerimi istedim sadece alt tarafı. O huysuzlandıkça ben kıpırdanıyorum, sinir basıyor. Derken baklayı çıkarıyor ağzından:
-Neden size bayan yanı vermemişler ki.
- Bayan yanı diye belirtmedim zaten.
-Ama düşünmeleri lazım.
-Lütfen rahat olun. Benim için sakıncası yok. (Adam sanki şeymişim(!) gibi bakıyor.)
-Olur mu? Ben yer değiştiririm, siz rahat edersiniz. (Be adam! Sen böyle dedikçe bana geliyorlar asıl…)
-Peki, siz bilirsiniz.
Neyse bir hanım kişi buluyor adamcağız, yer değiştiriyorlar. Kadın sürekli atıştırıyor, torba sesi hışır hışır. “Siz de ekmek arası ister misiniz?” diye soruyor bana. “Efendim?” “Ekmek arası, kusura bakmayın hamileyim, dayanamıyorum açlığa.” Herkes de bugün bana özürlerini bildiriyor ne hikmetse. “Aşk olsun ne kusuru, afiyet olsun size.” falan diyorum ama kadın yemememden huzursuz oluyor. (Halbuki bilse bizler Nuri Alço'yla büyümüş bir kuşağız ve ayrıca yolculukta yabancıların sunduğu ikramlar kabul edilmez. TCDD bile bir zamanlar böyle uyarılar asmıştı vagonlara çarşaf çarşaf. Hem sonra şey işte Nuri Alço sendromu...) Offf, bitsin bu gece! Bir daha mı ikili koltuk, tövbe…
Neyse ki iniyor kadın Arifiye’de. İki koltuk da benim artık, ceketten yastık, paltomdan yorgan yapıyorum ve trende sabahlamaya alışmışların kayıtsızlığıyla rahat bir uykuya dalıyorum. İkili koltuk güzel, yanınızda ikinci kişi yoksa…
4 yorum:
haa haa haa, ben bir gün bilet alırken eşcinsel yanı istiyorum diye ısrar etsem, olay falan çıkartsam nasıl olur ama :)
Bunu ben de çok merak ettim bak, eğer yaparsan sonucunu muhakkak bildir.:)
"İkili koltukta bu denli yayılırken utansam da arada sırada sosyalleşesim geliyor ve ikili koltuğa hayır demiyorum."
Bu cümlemi anlayan beri gelsin bu arada...
Henüz özel tv'ler hortlamamışken TRT'de uyarıcı nitelikte kısa bir belgesel oynardı trende soyulma hadisesiyle alakalı. Bu belgeselde 2 tane hırsız bir kompartmana dalıp yedikleri köfte ekmeği ve içtikleri ayranı ikram ederlerdi karşıdaki de kabul ederdi ayranı hiç bilmeden içine uyku ilacı katılmış oldugunu. Sonraki görüntü de malum.
uzun zamandıruzak kalmama ve bu uzak kalmıslıgımın arasında buyuk sehırler gezme sansı bulmus ve cok tren seyahatı yapan bırısı olarak kadın erkek ayrımının sacmalıgını savunuyorum. bırde aklıma gelen sey ne guzel bızım trenlerımızde genellıkle cok pıstır vagonlar vs ama en azından koltugunuzu yatıravılırsınız ve koltuk eskılıgınden hosafa dondugu ıcın ıcıne gomulmus gıbı hıssedersınız. avrupalılar koltuk ayarı yapmak dıye bır seyden habersızler herhaldekı dunyanın en hızlı trenlerınde bıle koltuklar mılın ılerı gerı yatmıyor. delı oluyorum delı. hıc rhaat degıller bana gore tabı haberınız olsun. saygılarımla
Yorum Gönder