30 Nisan 2009 Perşembe

Rak Rak Raki Yaktın Bizi Toki


Sanırım 12 Nisan haftasıydı. Faranjitim ve geçirdiğim ağır grip nedeni ile evde yatalak durumdaydım. TV'de zap yaparken "Sabahların Sultanı Seda Sayan" ın programına denk geldim. Kadırgalı Bacımız, Sulukuleli kardeşlerini stüdyosunda ağırlıyordu. Eskiden orada yaşayan, ama kentsel dön(üştür)me projesi nedeni ile Gaziosmapaşa'nın kıyısında bucağındaki Taşoluk'ta yaşamaya mahkum edilen kişiler dertlerini anlatmaktaydı: Hastanesi bulunmayan, halkın hastalandığında başvuracağı tek yer haftasonları kapalı bir sağlık ocağı olan ücra bir yer , aidatı daire sakinlerinin gelirleri ile karşılanamayacak kadar fazla olan siteler ve mahalle kültürüne alışkın Sulukuleliler'in katlanamayacağı kadar betonlaşmış bir yaşam biçimi. Programa telefonla bağlanan Fatih Belediye Başkanı ise makamının getirdiği PR ve de yapay bir sakinlik ile Sulukule sürgünlerinin iddialarına şöyle yanıt vermişti: "Sulukule, çökmekte olan, mezbelelik bir yerden seçkin ve örnek bir projeye dönüşecek. Oradaki teneke evleri, tekinsiz mahalleleri ve çoktan eskimiş eğlence kültürünü romantize etmek yetersiz bir anlayış."


Uzun sözün kısası, teneke evlerden beton yığınlarına dönüşen Sulukule'de çingene vatandaşların kentin uzak noktalarına itilmeleri ile başlayan süreç, Allah Kurtarsın Partisi (AKP) yandaşlarınca şimdiden kapışılan betonların dikilmesi ile sürüyor. Darbukalar susuyor, akıllarda Sulukule yıkımının marşı niteliğindeki şu sözler kalıyor: "Rak rak raki / Yaktın bizi TOKİ / Evimden ayırdın / Yuvamdan ayırdın / Yıktın bizi TOKİ / Rak rak raki /Yaktın bizi TOKİ / Karıdan ayırdın / Mahallemden kopardın / Vicdansız TOKİ..."

Hafriyat Karaköy, 6-31 Mayıs tarihlerinde Sulukule'nin dönüümüne dair fotoğrafların yer alacağı bir sergiye ev sahipliği yapacak. Biz akl-ı selim İstanbullulara ise şunu bir kez daha sorgulamak düşecek : Hani şu "normal" insanlar, yani kentin üzerinde güya otorite sahibi olanlar, daha ne kadar çingene, travesti, eşcinsel, sokak hayvanı, sokak insanı veya sokak çocuğu, adı her ne olursa olsun görmek istemediklerini uzaklaştırarak yokolasıca egolarını şişim şişim şişirmeye devam edecek?

Rak Rak Raki Yaktın Bizi Toki


Sanırım 12 Nisan haftasıydı. Faranjitim ve geçirdiğim ağır grip nedeni ile evde yatalak durumdaydım. TV'de zap yaparken "Sabahların Sultanı Seda Sayan" ın programına denk geldim. Kadırgalı Bacımız, Sulukuleli kardeşlerini stüdyosunda ağırlıyordu. Eskiden orada yaşayan, ama kentsel dön(üştür)me projesi nedeni ile Gaziosmapaşa'nın kıyısında bucağındaki Taşoluk'ta yaşamaya mahkum edilen kişiler dertlerini anlatmaktaydı: Hastanesi bulunmayan, halkın hastalandığında başvuracağı tek yer haftasonları kapalı bir sağlık ocağı olan ücra bir yer , aidatı daire sakinlerinin gelirleri ile karşılanamayacak kadar fazla olan siteler ve mahalle kültürüne alışkın Sulukuleliler'in katlanamayacağı kadar betonlaşmış bir yaşam biçimi. Programa telefonla bağlanan Fatih Belediye Başkanı ise makamının getirdiği PR ve de yapay bir sakinlik ile Sulukule sürgünlerinin iddialarına şöyle yanıt vermişti: "Sulukule, çökmekte olan, mezbelelik bir yerden seçkin ve örnek bir projeye dönüşecek. Oradaki teneke evleri, tekinsiz mahalleleri ve çoktan eskimiş eğlence kültürünü romantize etmek yetersiz bir anlayış."


Uzun sözün kısası, teneke evlerden beton yığınlarına dönüşen Sulukule'de çingene vatandaşların kentin uzak noktalarına itilmeleri ile başlayan süreç, Allah Kurtarsın Partisi (AKP) yandaşlarınca şimdiden kapışılan betonların dikilmesi ile sürüyor. Darbukalar susuyor, akıllarda Sulukule yıkımının marşı niteliğindeki şu sözler kalıyor: "Rak rak raki / Yaktın bizi TOKİ / Evimden ayırdın / Yuvamdan ayırdın / Yıktın bizi TOKİ / Rak rak raki /Yaktın bizi TOKİ / Karıdan ayırdın / Mahallemden kopardın / Vicdansız TOKİ..."

Hafriyat Karaköy, 6-31 Mayıs tarihlerinde Sulukule'nin dönüümüne dair fotoğrafların yer alacağı bir sergiye ev sahipliği yapacak. Biz akl-ı selim İstanbullulara ise şunu bir kez daha sorgulamak düşecek : Hani şu "normal" insanlar, yani kentin üzerinde güya otorite sahibi olanlar, daha ne kadar çingene, travesti, eşcinsel, sokak hayvanı, sokak insanı veya sokak çocuğu, adı her ne olursa olsun görmek istemediklerini uzaklaştırarak yokolasıca egolarını şişim şişim şişirmeye devam edecek?

Rak Rak Raki Yaktın Bizi Toki


Sanırım 12 Nisan haftasıydı. Faranjitim ve geçirdiğim ağır grip nedeni ile evde yatalak durumdaydım. TV'de zap yaparken "Sabahların Sultanı Seda Sayan" ın programına denk geldim. Kadırgalı Bacımız, Sulukuleli kardeşlerini stüdyosunda ağırlıyordu. Eskiden orada yaşayan, ama kentsel dön(üştür)me projesi nedeni ile Gaziosmapaşa'nın kıyısında bucağındaki Taşoluk'ta yaşamaya mahkum edilen kişiler dertlerini anlatmaktaydı: Hastanesi bulunmayan, halkın hastalandığında başvuracağı tek yer haftasonları kapalı bir sağlık ocağı olan ücra bir yer , aidatı daire sakinlerinin gelirleri ile karşılanamayacak kadar fazla olan siteler ve mahalle kültürüne alışkın Sulukuleliler'in katlanamayacağı kadar betonlaşmış bir yaşam biçimi. Programa telefonla bağlanan Fatih Belediye Başkanı ise makamının getirdiği PR ve de yapay bir sakinlik ile Sulukule sürgünlerinin iddialarına şöyle yanıt vermişti: "Sulukule, çökmekte olan, mezbelelik bir yerden seçkin ve örnek bir projeye dönüşecek. Oradaki teneke evleri, tekinsiz mahalleleri ve çoktan eskimiş eğlence kültürünü romantize etmek yetersiz bir anlayış."


Uzun sözün kısası, teneke evlerden beton yığınlarına dönüşen Sulukule'de çingene vatandaşların kentin uzak noktalarına itilmeleri ile başlayan süreç, Allah Kurtarsın Partisi (AKP) yandaşlarınca şimdiden kapışılan betonların dikilmesi ile sürüyor. Darbukalar susuyor, akıllarda Sulukule yıkımının marşı niteliğindeki şu sözler kalıyor: "Rak rak raki / Yaktın bizi TOKİ / Evimden ayırdın / Yuvamdan ayırdın / Yıktın bizi TOKİ / Rak rak raki /Yaktın bizi TOKİ / Karıdan ayırdın / Mahallemden kopardın / Vicdansız TOKİ..."

Hafriyat Karaköy, 6-31 Mayıs tarihlerinde Sulukule'nin dönüümüne dair fotoğrafların yer alacağı bir sergiye ev sahipliği yapacak. Biz akl-ı selim İstanbullulara ise şunu bir kez daha sorgulamak düşecek : Hani şu "normal" insanlar, yani kentin üzerinde güya otorite sahibi olanlar, daha ne kadar çingene, travesti, eşcinsel, sokak hayvanı, sokak insanı veya sokak çocuğu, adı her ne olursa olsun görmek istemediklerini uzaklaştırarak yokolasıca egolarını şişim şişim şişirmeye devam edecek?

27 Nisan 2009 Pazartesi

Leonard Cohen ile Bir Daha Ağustos'ta Rapsodi


Geçtiğimiz yıl bu zamanlar müzikseveler duydukları bir haberle mutlu oldular: Genizden gelen hırıltılı seslerin gece prensi Leonard Cohen güzel bir ağustos ayının iki koca gecesini İstabul'a ayırmıştı. Haberin üzerimizde yarattığı o tatlı sarhoşluğu üzerimizden atmamıştık ki, konserin yapılamayacağı haberi geldi. "Bir başka bahara Cohen", dedik, acımızı bağrımıza bastık ve eski kayıtlara sarıldık.


O bahar bu bahar mı dedirten haber dün geldi: Leonard Cohen, 5-6 Ağustos'ta Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde iki konser verecek. Bir aksilik olmaz da, Leonard Cohen ile İstanbul'da buluşma olanağımız olursa, Suzanne, The Bird On A Wire ve Famous Blue Raincot gibi parçaları canlı canlı dinleyebileceğiz.

PS: Leonard Cohen'in bu fotoğrafını çok sevdim. Hınzır bir gülümseme ve Turist Ömervari bir selamlama, fötr şapkayı hafifçe kaldırarak....

Leonard Cohen ile Bir Daha Ağustos'ta Rapsodi


Geçtiğimiz yıl bu zamanlar müzikseveler duydukları bir haberle mutlu oldular: Genizden gelen hırıltılı seslerin gece prensi Leonard Cohen güzel bir ağustos ayının iki koca gecesini İstabul'a ayırmıştı. Haberin üzerimizde yarattığı o tatlı sarhoşluğu üzerimizden atmamıştık ki, konserin yapılamayacağı haberi geldi. "Bir başka bahara Cohen", dedik, acımızı bağrımıza bastık ve eski kayıtlara sarıldık.


O bahar bu bahar mı dedirten haber dün geldi: Leonard Cohen, 5-6 Ağustos'ta Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde iki konser verecek. Bir aksilik olmaz da, Leonard Cohen ile İstanbul'da buluşma olanağımız olursa, Suzanne, The Bird On A Wire ve Famous Blue Raincot gibi parçaları canlı canlı dinleyebileceğiz.

PS: Leonard Cohen'in bu fotoğrafını çok sevdim. Hınzır bir gülümseme ve Turist Ömervari bir selamlama, fötr şapkayı hafifçe kaldırarak....

Leonard Cohen ile Bir Daha Ağustos'ta Rapsodi


Geçtiğimiz yıl bu zamanlar müzikseveler duydukları bir haberle mutlu oldular: Genizden gelen hırıltılı seslerin gece prensi Leonard Cohen güzel bir ağustos ayının iki koca gecesini İstabul'a ayırmıştı. Haberin üzerimizde yarattığı o tatlı sarhoşluğu üzerimizden atmamıştık ki, konserin yapılamayacağı haberi geldi. "Bir başka bahara Cohen", dedik, acımızı bağrımıza bastık ve eski kayıtlara sarıldık.


O bahar bu bahar mı dedirten haber dün geldi: Leonard Cohen, 5-6 Ağustos'ta Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde iki konser verecek. Bir aksilik olmaz da, Leonard Cohen ile İstanbul'da buluşma olanağımız olursa, Suzanne, The Bird On A Wire ve Famous Blue Raincot gibi parçaları canlı canlı dinleyebileceğiz.

PS: Leonard Cohen'in bu fotoğrafını çok sevdim. Hınzır bir gülümseme ve Turist Ömervari bir selamlama, fötr şapkayı hafifçe kaldırarak....

25 Nisan 2009 Cumartesi

Bonnie Prince Billy Yeniden İstanbul'da




İki sene önce 9 Şubat'ta CRR'de Bonnie Prince Billy'i dinlemiş, salonun çalışmayan havalandırmasına, ağız tadıyla bir çikolata yedirtmeyen görevliye ve böyle bir konseri CRR'ye koyan zihniyete lanet etmiş, yine de müziğin şahaneliği ile kendimizden geçmiştik.



İşte o gece kalbimin taa derinliklerinden "Bonnie Prince Billy yeniden gelsin, üstelik Babylon'a gelsin." diye dilemiş olmalıyım ki 2 sene aradan sonra dilekçem işleme koyuldu ve dileğim gerçekleşti.





Kendisini kaçtır ıskalayanlara duyrulur: İki sene önce "The Letting Go" albümü için gelen, şimdi ise "Beware" için 3 Mayıs Pazar akşamı 21.30'da Babylon'da sahne alacak olan Bonnie Prince Billy'i bu sefer dinlememezlik etmesinler.




Bir Karanlık Gördüm Sanki




Bonnie Prince Billy Yeniden İstanbul'da




İki sene önce 9 Şubat'ta CRR'de Bonnie Prince Billy'i dinlemiş, salonun çalışmayan havalandırmasına, ağız tadıyla bir çikolata yedirtmeyen görevliye ve böyle bir konseri CRR'ye koyan zihniyete lanet etmiş, yine de müziğin şahaneliği ile kendimizden geçmiştik.



İşte o gece kalbimin taa derinliklerinden "Bonnie Prince Billy yeniden gelsin, üstelik Babylon'a gelsin." diye dilemiş olmalıyım ki 2 sene aradan sonra dilekçem işleme koyuldu ve dileğim gerçekleşti.





Kendisini kaçtır ıskalayanlara duyrulur: İki sene önce "The Letting Go" albümü için gelen, şimdi ise "Beware" için 3 Mayıs Pazar akşamı 21.30'da Babylon'da sahne alacak olan Bonnie Prince Billy'i bu sefer dinlememezlik etmesinler.




Bir Karanlık Gördüm Sanki




Bonnie Prince Billy Yeniden İstanbul'da




İki sene önce 9 Şubat'ta CRR'de Bonnie Prince Billy'i dinlemiş, salonun çalışmayan havalandırmasına, ağız tadıyla bir çikolata yedirtmeyen görevliye ve böyle bir konseri CRR'ye koyan zihniyete lanet etmiş, yine de müziğin şahaneliği ile kendimizden geçmiştik.



İşte o gece kalbimin taa derinliklerinden "Bonnie Prince Billy yeniden gelsin, üstelik Babylon'a gelsin." diye dilemiş olmalıyım ki 2 sene aradan sonra dilekçem işleme koyuldu ve dileğim gerçekleşti.





Kendisini kaçtır ıskalayanlara duyrulur: İki sene önce "The Letting Go" albümü için gelen, şimdi ise "Beware" için 3 Mayıs Pazar akşamı 21.30'da Babylon'da sahne alacak olan Bonnie Prince Billy'i bu sefer dinlememezlik etmesinler.




Bir Karanlık Gördüm Sanki




10 Nisan 2009 Cuma

Alice Russell 16-17 Nisan Tarihlerinde Babylon'da


Günler sonra yeniden Pot of Gold dönüyor müzikçalarda. Uzun ve boğucu bir gripten yakamı sıyırmaya çabalıyorum. Ajandama önceden yazılmış Alice Russell konserinin tarihi gün be gün yaklaşıyor.



Soul ve powepop müziğin başarılı isimlerinden biri olarak kabul edilen ve Eva Cassidy, Stevie Wonder, Chaka Khan, Aretha Franklin ve Jill Scott gibi isimleri örnek alarak yoluna devam eden Russell, 16-17 Nisan tarihlerinde pek pek pek sevdiğimiz, ancak korkunç içki fiyatları nedeni ile kınadığımız güzelim konser mabedimiz biricik Babylon'da sahne alacak.


Anne ben shoegazer oldum


Kaynağından konser havadisi


Last.efem


Alice Russell 16-17 Nisan Tarihlerinde Babylon'da


Günler sonra yeniden Pot of Gold dönüyor müzikçalarda. Uzun ve boğucu bir gripten yakamı sıyırmaya çabalıyorum. Ajandama önceden yazılmış Alice Russell konserinin tarihi gün be gün yaklaşıyor.



Soul ve powepop müziğin başarılı isimlerinden biri olarak kabul edilen ve Eva Cassidy, Stevie Wonder, Chaka Khan, Aretha Franklin ve Jill Scott gibi isimleri örnek alarak yoluna devam eden Russell, 16-17 Nisan tarihlerinde pek pek pek sevdiğimiz, ancak korkunç içki fiyatları nedeni ile kınadığımız güzelim konser mabedimiz biricik Babylon'da sahne alacak.


Anne ben shoegazer oldum


Kaynağından konser havadisi


Last.efem


Alice Russell 16-17 Nisan Tarihlerinde Babylon'da


Günler sonra yeniden Pot of Gold dönüyor müzikçalarda. Uzun ve boğucu bir gripten yakamı sıyırmaya çabalıyorum. Ajandama önceden yazılmış Alice Russell konserinin tarihi gün be gün yaklaşıyor.



Soul ve powepop müziğin başarılı isimlerinden biri olarak kabul edilen ve Eva Cassidy, Stevie Wonder, Chaka Khan, Aretha Franklin ve Jill Scott gibi isimleri örnek alarak yoluna devam eden Russell, 16-17 Nisan tarihlerinde pek pek pek sevdiğimiz, ancak korkunç içki fiyatları nedeni ile kınadığımız güzelim konser mabedimiz biricik Babylon'da sahne alacak.


Anne ben shoegazer oldum


Kaynağından konser havadisi


Last.efem


Antonia San Juan 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne Konuk Olacak


"Farklı olmak kolay iş değil…Bu işlerde kararlı davranmak gerek. Çünkü insan ne kadar farklı olursa hayalindeki kendine o kadar çok yaklaşır." *



Pedro Almodovar'ın bütün filmleri arşivimde mevcut ve hepsini en az birkaç defa seyrettim. Almadovar'ın tüm çatlak kadınları arasında en fazla sevdiğim karakter ise Annem Hakkında Herşey / Todo Sobre Mi Madre 'in Agrado'sudur.




Agrado, Almadovar'ın diğer bütün karakterlerinden farklı olarak kanlı canlı varolan bir kadındır benim için. Ona benzer bir kadın değil kastım, bir yerlerde Agrado'nun pembe Chanel giysisi ve topukları üzerinde arnavut kaldırımlarında kırıta kırıta yürüdüğünü düşünürüm. Madrid'e gittiğimde kapısını çalacağım, birlikte kafayı bulup dünyanın geri kalanı ile matrak geçeceğimiz bir dostummuş gibi gelir bana.




Bırakın ben Agrado'nun gerçek olduğuna inanayım. O'nun en nihayetinde Almadovar'ın kafasından kustuğu bir film karakteri olduğunu hatırlatmayın. O'na hayat verenin Antonia San Juan adlı yaratıcı ve özel bir kadın olduğunu ve tiyatro ve sinemada Agrado gibi onlarca benzer ve farklı kişiliğe büründüğünü umursamadan bildiğim yoldan gideyim.





Ama siz Ankara'ya yolunuz düşerse
7-14 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde dört filmiyle yer alacak olan Antonia San Juan ile mutlaka tanışabilir, ‘V.O.’ ve ‘La China’ filmlerinin yanı sıra çekimlerini yeni tamamladığı ilk uzun filmi ‘Tu Eliges’i izleyebilirsiniz.

Annem Hakkında Herşey / Todo Sobre Mi Madre 'nin gösteriminden sonra Antonia San Juan ile bir söyleşi gerçekleştirileceğini de eklemekte fayda görüyorum.


* Agrado'dan.

Antonia San Juan 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne Konuk Olacak


"Farklı olmak kolay iş değil…Bu işlerde kararlı davranmak gerek. Çünkü insan ne kadar farklı olursa hayalindeki kendine o kadar çok yaklaşır." *



Pedro Almodovar'ın bütün filmleri arşivimde mevcut ve hepsini en az birkaç defa seyrettim. Almadovar'ın tüm çatlak kadınları arasında en fazla sevdiğim karakter ise Annem Hakkında Herşey / Todo Sobre Mi Madre 'in Agrado'sudur.




Agrado, Almadovar'ın diğer bütün karakterlerinden farklı olarak kanlı canlı varolan bir kadındır benim için. Ona benzer bir kadın değil kastım, bir yerlerde Agrado'nun pembe Chanel giysisi ve topukları üzerinde arnavut kaldırımlarında kırıta kırıta yürüdüğünü düşünürüm. Madrid'e gittiğimde kapısını çalacağım, birlikte kafayı bulup dünyanın geri kalanı ile matrak geçeceğimiz bir dostummuş gibi gelir bana.




Bırakın ben Agrado'nun gerçek olduğuna inanayım. O'nun en nihayetinde Almadovar'ın kafasından kustuğu bir film karakteri olduğunu hatırlatmayın. O'na hayat verenin Antonia San Juan adlı yaratıcı ve özel bir kadın olduğunu ve tiyatro ve sinemada Agrado gibi onlarca benzer ve farklı kişiliğe büründüğünü umursamadan bildiğim yoldan gideyim.





Ama siz Ankara'ya yolunuz düşerse
7-14 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde dört filmiyle yer alacak olan Antonia San Juan ile mutlaka tanışabilir, ‘V.O.’ ve ‘La China’ filmlerinin yanı sıra çekimlerini yeni tamamladığı ilk uzun filmi ‘Tu Eliges’i izleyebilirsiniz.

Annem Hakkında Herşey / Todo Sobre Mi Madre 'nin gösteriminden sonra Antonia San Juan ile bir söyleşi gerçekleştirileceğini de eklemekte fayda görüyorum.


* Agrado'dan.

Antonia San Juan 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne Konuk Olacak


"Farklı olmak kolay iş değil…Bu işlerde kararlı davranmak gerek. Çünkü insan ne kadar farklı olursa hayalindeki kendine o kadar çok yaklaşır." *



Pedro Almodovar'ın bütün filmleri arşivimde mevcut ve hepsini en az birkaç defa seyrettim. Almadovar'ın tüm çatlak kadınları arasında en fazla sevdiğim karakter ise Annem Hakkında Herşey / Todo Sobre Mi Madre 'in Agrado'sudur.




Agrado, Almadovar'ın diğer bütün karakterlerinden farklı olarak kanlı canlı varolan bir kadındır benim için. Ona benzer bir kadın değil kastım, bir yerlerde Agrado'nun pembe Chanel giysisi ve topukları üzerinde arnavut kaldırımlarında kırıta kırıta yürüdüğünü düşünürüm. Madrid'e gittiğimde kapısını çalacağım, birlikte kafayı bulup dünyanın geri kalanı ile matrak geçeceğimiz bir dostummuş gibi gelir bana.




Bırakın ben Agrado'nun gerçek olduğuna inanayım. O'nun en nihayetinde Almadovar'ın kafasından kustuğu bir film karakteri olduğunu hatırlatmayın. O'na hayat verenin Antonia San Juan adlı yaratıcı ve özel bir kadın olduğunu ve tiyatro ve sinemada Agrado gibi onlarca benzer ve farklı kişiliğe büründüğünü umursamadan bildiğim yoldan gideyim.





Ama siz Ankara'ya yolunuz düşerse
7-14 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde dört filmiyle yer alacak olan Antonia San Juan ile mutlaka tanışabilir, ‘V.O.’ ve ‘La China’ filmlerinin yanı sıra çekimlerini yeni tamamladığı ilk uzun filmi ‘Tu Eliges’i izleyebilirsiniz.

Annem Hakkında Herşey / Todo Sobre Mi Madre 'nin gösteriminden sonra Antonia San Juan ile bir söyleşi gerçekleştirileceğini de eklemekte fayda görüyorum.


* Agrado'dan.

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons