4 Nisan 2007 Çarşamba

İşaretler


Çizim Google Images'dan...







Bugün okuldan dönüyorum… Uykum var, gözlerimi açamayacak kıvamda olduğumdan yürümek yerine dört durak için tramwaya binmek istedim. Turnikede biletimi okutup geçtim, bir yandan akşamımı planlıyorum, yani hiç uymayacağım planlar yapıyorum. Tam benlik şeyler bunlar: 3-4 saat ne istersem onu yapacağım, sonra saat 9 gibi tezimin başına oturacağım, ilerlemeli artık! “Kendime istediğim kadar zaman ayırıyor olmama rağmen yine de hiçbir programa uyamıyor oluşum benim salaklığımdan mı kaynaklanıyor acaba?” diye derin düşünceler halindeyken Antony “Cripple and The Starfish”i söylüyor. O anda bir çift gözüme çarpıyor, tartışıyorlar. Ama bir yandan da tartışmanın bütün hararetine rağmen sesleri kimseyi rahatsız etmiyor. Tartışmanın şiddeti ellerinde konuşuyor zira, sağır-dilsiz iki sevgilinin kavgasına şahit oluyor duraktakiler. Sözcükler işaretlerde belli ediyor kendini, sonunda çocuğun eli kalbine ve dudaklarına gidiveriyor, evrensel bir dil bu: “Seni Seviyorum” demek.O esnada birkaç zibidinin kızın hareketlerine bakıp sırıttığını görüyorum. “Anlat İstanbul” filmi geliyor aklıma, 7 cücelerin sokağa atılmış 8. kızkardeşi diyordu ya hani: “Yoksa siz başkalarının aşkını küçümseyenlerden misiniz?…” diye. Ya da buna benzer bir şey diyordu işte… Kızın elleri konuşmayı bırakıp sevgilisinin ellerine sarılıyor. Sonra öpüyorlar birbirlerini, kız dönüyor arkasını ve uzaklaşıyor. Geride kalan kızın arkasından bir şeyler söylemek istiyor, dudakları kıpırdıyor ama kız işitmiyor denileni, dudak okuması gerek söyleneni anlamak için. Çocuk bakakalıyor arkasından. “it's true i always wanted love to be hurtful/ and it's true i always wanted love to be filled with pain and bruises”diyor Antony o esnada, yuh be kardeşim, yuh bu kadar mı durumla özdeşleşen bir söz olur! Sanki film izliyorum ama değil, sanki tiyatro oyunu izliyorum gibi ama değil, öz be öz gerçek. Piyano sesi ayyuka çıkıyor, tramway durağa yanaşıyor, çocuk bana geçmem için yol veriyor ve kapılar kapanır kapanmaz şarkı bitiyor…Hani derler ya aşkını göstermek için küçük bir şey yeter diye? Ama bizim demek istediğimiz kuyumcu firması reklamındaki gibi küçük taksitlere bölünerek ödenecek, her kredi kartı ekstresinde katlanarak artan küçük borcun nedeni olan o küçük şey değil elbette. Aslolan tramway durağında gördüğüm iki harkulade insanın kimseyi umursamadan "anı" yaşamaları.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons