4 Mart 2007 Pazar

Odunpazarı, Eskişehir






Aslında sizi fotoğraflarla başbaşa bırakıp çekilecektim aradan...Ancak hem dün fotoğraflarını çektiğim Odunpazarı'nı gezdikten, hem de Adem'in Trenleri'ni ve daha sonra TRT-2'de yakalayıp izlediğim '92 yapımı ve ünlü mizah yazarı Muzaffer İzgü'nün hayatının anlatıldığı "Zıkkımın Kökü" 'nü izledikten sonra birkaç satır da olsa yazasım geldi. Eskişehir'în bu mahallesinde çocuklar aynı Muzo gibi, aynı Adem gibi kocaman gülümserler. Önünüze atlar, gözlerini gözlerinize dikerek: "Fotoğrafımızı çeker misin abla?" derler. Kadrajınıza alır, deklanşörünüze basar ve güzelliklerini ışıkla hapsedersiniz. O çocukların karşısında bambaşka bir boyuttan geliyor gibisinizdir, siz bilgisayarsız yaşayamazken onlar hala gazoz kapağı biriktirirler. Ayrılırken yanlarından, söz vermenizi isterler: "Fotoğrafımızı unutma abla, getir olur mu?" Hep söz verirdim ben önceleri. Hiç tutamadığım sözler verdim durdum yıllarca. Bu sefer "zaman bulursam..." dedim. Bahanem hazırdı, ben kocamandım, işim gücüm vardı, meşguldüm. "Getirirsem nereye bırakayım fotoğrafınızı?" diye sordum, bir dükkanın kapısındaki adamı gösterdiler: "A. amcaya bırak abla. A.amca, bu abla bizim fotoğrafımızı getirecek, sana bırakacak!" dediler. Gözlerimi kaçırdım adamdan. A. amca alışıktı, bu sözlere karnı toktu, o kadar söz verip de yerine getirmeyen vardı ki, "Hıı, getirir..." dedi isteksizce, umutsuzca. "Söz veremem" dedim, hiç tutamadım çünkü bu zamana kadar. "Zamanın olursa abla!" dediler, gazoz kapakları şıkırdadı, herkes kendi yoluna devam etti...

8 yorum:

linda dedi ki...

yanı ok hava kapalı oldugıu ıcın bazıları ısıktan yoksun olmuslar ama. ben begendım yıne de fotoları ama. su slıde lardakı yazılar ne be guzelım. keske o yazıları post olarak ekleseydın de yanı fotografları goremıyoruz. en azından algıyı cok dagıtıyor benım ıcın. ama yınede tesekkur ederım. 5 sene once yasadıgım sehrı bana yenıden hatırlattıgın ıcın ...

Tijen dedi ki...

Sevgili Ezgi,
İnsanın doğup büyüdüğü kente dair bir şeyler görmesi ne garip. En son Pazarına gittiğimi hatırlıyorum, Odunpazarı'nın. Sevgili Emel teyzemle. Onun üzerinden bile beş yıl geçmiş olmalı. Zaman ne çabuk geçiyor!
Tijen
(Garipliğe bak, Linda da benzer şeyler söylemiş..)

Ezgi dedi ki...

Beş sene önce Eskişehir öykümüz kesişti bizim Linda ile. Linda ve adlarını tek tek hatırladığım zaman kocaman gülümsediğim hazırlık sınıfımla elbette. Sonra elimiz mahkum, herkes ayrı yollara devam etti. Ben hala Eskişehir'deyim, 5. senenin sonuna yaklaşıyorum. Hala Eskişehir'i ilk günkü gibi dolanmaktan keyif alıyorum.

Lindacım, umarım güzel anıları hatırlamışsındır. Ben fotoğrafları sana özel olarak iletirim, hiç merak etme.

Tijen hanım, hoşgeldiniz. Sizin Eskişehirli olduğunuz aklımda kalmıştı. İlk zamanlarımda pazar dolaşırdım, özellikle baharda ve yazın başında çok lezzetli tarla domatesleri olurdu. Eskişehir'in pazarcıları öğrenci olduğumuzu öğrenince yarım kilo domates fazladan atardı torbaya. Şaşırmıştık, biz büyükşehirliydik, hani alışkın değildik böyle ilgiye...O zaman anlamıştık, Anadolu'ydu burası, Eskişehir denen bu güzel memleket siz görmeyeli çok değişti ama değişmeyen tek şey arka sokaklarındaki güzel insanlar.:)

linda dedi ki...

sanırım benım ıcın hayatımda degısık bır donum noktası oldu eskıdehır. ılk kez yasadıgım sehırden bu kadar uzun surelıgıne ayrılmama ve hemen hemen herseyın ılklerınde arka planda eskısehır vardı. odamın ıcıne kdar guvercınlerın gırıpte yuva yapabıldıklerı bu kadar ozgur olabıldıklerı bır yer benım ıcın. veyahutta kkısın odun pazarında sobalardan tuten duman yuzunden yuruyemıycegınız, buna ragmen odun pazarındakı o mınık kucucuk pastaneye saat 12 den once gıdıp tazesınden , en lezzetlısınden ve en ucuzundan eklerlerı 5 er 6 sar tane aldıgınız bır yer...

tekrar tesekkur ederım ezgı. ayrıca fotoları da bekledıgvımı eklemek ısterım. saygılarımla :)

Hustin dedi ki...

de fahri eskişehirli sayılırım artık eklerleri göremedik ama oda olur bigün inşallah

Ezgi dedi ki...

Evet, eklerler, mmm. Şimdi kampüsün yanında muhteşem kuru pasta ve simit yapan bir pastane keşfettik. Haşhaşlı çörek tutkumuz her daim baki. Bir de şahane bazlama yapan bir yer açıldı bizim eve yakın. Ya Linda biz birbirimize katiyen iyi gelmiyoruz, bak laf gene yemekten içmekten açıldı.

Onur, Lindanın arkadaşı benim arkadaşımdır, yolun düşerse ulaşabilirsin bana. Hem tanışmış oluruz hem de Eskişehir'i hiç görmemiş bir Eskişehirlilikten en azından bir kez görmüş hemşehriliğe terfi edersin sen de.

Teşekkür ederim yorumlar için.

linda dedi ki...

ezgiiii. kotu pot kırmıssın. onurumun sevdıcegı öz ve öz eskişehirlidir. ailesi yerlilerinden yani. hani o bakımdan kendısı de fahrı bır eskısehırlı sayılır. neyse tabı ben hıc bu durumdan bahsetmedıgım ıcın nerden bılıceksın ama...

off bu arada fazla ozele gırmedım uamrım. sadece bııldırmek ıstedım. ama o eklercı ustadan bır kez daha ekler almak ısterıdm. sne bılmıyorum dedıgım yerı tam hatırladın mı hanı cok ucuzdu. baba ogul ısletıyorları orayı veıkısıde baya ırı yapılıydılar ama hep guuleryuzluyduler. yanı ekler secmene kızmayan neden geldıgın ve her gun ugradıgını eklerlerın bıttıgını gordugunde ne kadar uzuldugunu anlayan ve yarına ayırırırm ıstersen dıyebılen ınsanlardı... oofff bıraz uzadı bu konu ama sımdı olsa da yesek keske :) hımmmmmm... super olurdu.

Ezgi dedi ki...

Hiii hakikaten fena pot kırmışım. Benim potlarım meşhurdur zaten...Meğer Onur Eskişehir damadıymış.:)

Eskişehir'in eski mahallelerini ve o mahallelerin sakinlerini boşuna sevmemişiz Lindacım.:)

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons