16 Mart 2007 Cuma

Domates, Kabak ve Patlıcandan Hayat Dersi Almak...





Gündüz niyetine, hayrolsun diyelim, dün gece rüyamda tezimi yazıyordum. Ama gerçek hayatta tezimi yazmıyorum mesela, daha başlamadım- araştırma kısmındayım. Ama rüya bu ya, tezimi yazıyorum işte. Ama gerçek hayattaki tezimi yazmıyorum rüyamda. Rüyamdaki tezim şu: Masanın üzerinde naylon poşetler duruyor, içinde domates, kabak, patlıcan, portakal vs. var. Masanın yanında da elektronik terazi, tezim bu sebzeleri-meyveleri tartıp not etmek. Hiçbiri aynı kiloda değil. Soru da bu: Neden bu sebzeler aynı kiloda değil? Gerçek hayattaki tezimde birilerine anket uygulayacağım. Rüyamda ise görüşme tekniği kullanmam gerekiyor. Rüya bu ya, manav falan da yok etrafta. İyi de ben kiminle görüşme yapacağım? "Sayın domates, siz acaba neden sayın kabaktan yarım kilo eksiksiniz?" diye mi soracağım? O da "Efenim, öncelikle bilimsel araştırmanıza bizleri konu seçtiğiniz içün minnetlerimi bildirir, akabinde üzüntüyle sayın kabaktan daha pahalı olduğum için yarım kilo eksik alındığımı beyan ederim" mi diyecek? İşte böyle tuhaf bir rüyaydı. Sonra sabah derhal ruyalar.com'a girip domates, kabak, patlıcan ve portakal'ın anlamlarına baktım. Şimdi:Rüyada mevsiminde domates görmek bereket ve bolluğa işarettir. Mevsim dışında görmek ise geçim sıkıntısına işarettir. (domates mevsimi değil, geçim sıkıntısı çekiyorum, doğru.) Rüyada kabak görmek; hasta ise sağlığına kavuşmaya, fazla mala, murada ermeye işarettir. (yakındır bu günlerin geçmesi) Rüyada patlıcan görmek; gören kişinin şöhret sahibi biri olacağına işarettir.(demek ki ünlü olarak muradıma kavuşacağım.) Turuncu kabuklu, iri portakal değerli eşya olarak yorumlanır. Portakal aldığını, bulduğunu gören değerli eşya sahibi olur. Rüyasında koyu turuncu portakallarla dolu bir ağaç gören kimse evini süsleyecektir. En değerli, güzel şeyleri satın alacaktır. (tarttığını gören ne olacak bilinmiyor.) Son olarak; Rüyasında terazi görenin, önemli bir konuda tarafsız karar vermesi gerekecektir. Elinde teraziyle bir şey tarttığını gören kendisiyle ilgili önemli bir karar verecektir. (işte olayın özü budur. Sanırım rüyam silkelen ve kendine gel, kararlarını bir an önce alıp uygula diyor.) İşte saçma sapan görülen bir rüya analiz edildiğinde bir nevi dürtükleyici olabiliyor. Lektüel bir not düşerek yazıyı sonlandırıyorum:buraya kadar dayandıysanız altıkırkbeş adlı şahane yayınevinin websitesine yatay geçiş yapın derim naçizane. Dayanamayanlar için daha ciddi bir yazıda bunu yine hatırlatırım. "Bir yangının külünü/ yeniden yakıp geçtin..." sizlerle efenim, öpsün sizi Zeki Müren...Son bir öneri yapıp gerçekten yazıyı bitireceğim: bir kadeh sıcak/soğuk kırmızı şarabınız var diyelim, içine bir dilim elma ve tarçın katın, martın kapıdan baktırıp kazma kürek yaktırdığı günlerde hiç yaşanmayan ve belki de gitgide eskilerde kalacak kış günlerini yadedin.


8 yorum:

linda dedi ki...

bırıncısı ben genellıkle sona kadar dayanabılıyorum:) hehehe. ama bunun dısında altı kırkbes yayınlarına hayran bır ınsan olarak, herkese tavsıye ederım. ruyada komıkmıs beezgım. benım model yapım asamasında o 20 saatlık gunluk calısma donemınde yataga yattıgımda ellerımın refleks olarak zımpara yapmasına benzemıs... ruyamda zımparaladıgım parcalardan hıc bahsetmıyorum tabı bu dırek vucudumun bır tepkısıydı... en guzelı relax olalım... hepsı gecıcek derın derın nefes alıyoruzz hep beraberrrrrr :)

Ezgi dedi ki...

Sen dayanacaksın tabi, elin mahkum.:)
Kolay mı dostluk dediğin şey? Saçmalayacağım, dinleyeceksin, abuk subuk yakıştırmalarıma katlanacaksın, ağlayacağım, teselli edeceksin, sonraaaa katiyen şikayet etmeyeceksin.:) Altıkırkbeş'in yeni bir yayını var "Sinema Manifestoları" diye, o ilham verdi, ekleyeyim dedim linkini siteye.
Ayrıca direk değil direkt, off ne zor iş takıntılı olmak, direk görünce dayanamıyorum. Benim daha komik rüyalarım da var gerçi, bu hiçbirşey yanlarında.

Ummmmmm, zennnnnnnnnnnn....Nefes alll, nefes verrrrrrrr...

Tacim dedi ki...

Boxing Helena

Kızı rahat bırak be!

Hem nasıl ruuyalarmış, öğrensek ya, hele...

Ezgi dedi ki...

"Kızlar kızları korusun" partisi kuralım Linda.:)

"Boxing Helena" ne filmdi, Lynchgillerden, Star'da izlemiş idüm zamanın birinde.

Rüyalara gelince, öyle iki film birden olmuyor aynı günde, Rüya Sineması mı canım burası? Zamanı geldikçe satır aralarında geçer elbet...

linda dedi ki...

yaa yapıyorum boyle hatalar hocam kusura bakmayınız lutfennn. dırek olaraktannn... hehehe.. off ıgrenc. ama onun dısında zaten benım yazılarımda genellıkle cok az turkce karakter oluyor ve baska harf hataları oluyor. yanı dıycegım hepsıne takılıcak olursak. neyse bu arada naylona laylon demeyı yenı yenı duzeltmıs cocuklugu boyunca da dümdüz diyemeyip, düzdümdük demıs brı arkadasın var. sende buna katlanıcaksın yani :)

bu arada ben bazılarını bılmeme ragmen bır kac yenı veya unlu eskı ruyaları paylasabılırsın. dımı ezgııııı :)

linda dedi ki...

ya ben sımdı cok eskılerden bır ruyanı hatırladım ezgı. hahaha... ne komıktı tamda okula gıdıyorduk hatırlarsan hanı eskısehırdeyken... offff :)( cok guldum kendı kendıme )

Ezgi dedi ki...

Hiçbir şeye değil, direkt'e karşı böyle bir hassasiyetim var. İnsan takıntılı olmayagörsün, işte böyle oluyor. Dümdüzdük süpermiş bu arada!:) Anne baba olmak zor zanaat, benim çocuğum dümdüzdük dese karşısında gülmekten duramam, gururu kırılır zavallının.:) Ben de pek andavaldım, sinekle ineki ayırt edemezdim. Gerçi ebeveynler çocukken gülmüyorlar, büyüyünce en alakasız yerde, en alakasız kişilerin önünde bu hoşlukları(!) anlatım eğleniyorlar, çok gurur kırıcı birşey.:(

Evet o rüyam yüzünden dengelerim sarsıldı, psikanaliste bile gitmeyi düşündüm. Yeri gelirse anlatırım tabi neden olmasın..:)) Bir tane var mesela uzun metraj korku filmi gibi, İstanbul'da evleri basıp insanları katleden bir adam var, sonra kulübesinde içiçe geçmiş odalarda üzerindeki kanı toprakla temizliyor falan, en yaratıcı rüyalarımdan biriydi (daha da ayyrıntısı var tabi) film bile yaparım belki ilerde.:)

linda dedi ki...

yaa aslında butun bu sacmalıklarımızı toplasak uzunca bır yazı cıkarabılrıız sanıyorum ezgı. ama herhalde en acınıcak durumda olanlarınızdan bırısı benım. 4 yada 5 yaslarındayken yıne enıstem ve halam benı bır ıs seyahatı sırasında yanlarına almıslar. gıttıgımız aıle norveclı bır aıleymıs. cocuklar turkce bılmıyorlar vs ama cok guzel ınsanlar neyse. bunun uzerıne ben hep norvece gıttımsanmısım. :) tabı kımsede benı bozupta hayır burası antalya dememıs. daha da vahımı ben bunun boyle olmadıgını lıseye gectıgımde ogrendım. ve o zaman kadar hep yaa bız norvece gıtmıstık dedım ... kimsede evet beni bozmadı. ama simdilerde kırıla kırıla anlatıyorlar olanı bıtenı. :)

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons