Anneler, transseksüellik, sevdiğini kaybetme, mutfaklar, aşk, trajedi ve çağdaş Japonya'da özgür ruhlu iki kadının aklına gelen terimleri içeren iki öyküyü bir araya getiriyor.(Arka Kapak)
Banana Yoshimato’nun Mutfak adlı romanı bana Almodovar’ın Annem Hakkında Her şey filmini anımsatıyor. Olağanın dışına çık(a)mayan yaşamlarımızda garipsenebilecek tuhaf(!)-kime göre/ neye göre tuhaf- ilişkiler ve kişilikler yumağı ama karakterler öylesine içten ve hayatın içindeler ki bu durumu fark etmiyoruz bile. Almodovar'ın travestisi Agrado ile Yoshimoto'nun transeksüel annesi /babası Eriko'yu farklı coğrafyalarda, benzer ironilerle örülmüş birer öykünün kahramanları olarak görmemek elimde değil.
Mutfak; iki noktadan benim ruhumu sarıp sarmalıyor: Birbiriyle hiç de alakası olmayan iki ayrı konuyu alıp benzer durumlardan dem vurduğuna inandıran olağanüstü(!) çağrışım yeteneğimi(!) beslemesi ve kendi olay örgüsü içinde mutfak kültürünü alıp baş köşeye yerleştirmesi. Bunu yaparken sade ve karmaşık betimlemelerden uzak bir dil kullanıyor, kendi dilinde okuyamadığın bir kitabı biçimsel açıdan yorumlamak ne kadar doğru olur bilemiyorum ama Türkçe çevirisi oldukça sade, keyifli ve akıcı. (Çeviri:Alev Durucan) Uzun bir roman değil, mutfaklar, çay seremonileri, kayıplar, yemekler, gel-gitler arasında satırdan satıra atlıyorsunuz ve “Bana el salladığın için teşekkür ederim.” diyerek bitiveriyor. Yoğun bir çay içme arzusu duyuyorum ki bunu çayın hiçbir çeşidiyle arası iyi olmayan benim gibi biri için garip bir durum.
Bu kitabı çok üzüntülü olduğum bir kış gününde, Eskişehir’in en sevdiğim kitapçısında dışarıda duran ucuz kitap sepetlerinin birinin en dibinden buldum. O günlerde belli belirsiz bir iyimserlik duygusuyla hayatımdaki en zor günleri yaşadığımı sanıyordum. Hayır klasik tabirle “bir kitap okudum, hayatım değişti” diyebileceğim kadar etkilemedi beni ama dört sene sonra yeniden kitaplığımda görünce gülümsetecek kadar da iz bıraktı. Fazlasıyla kadınsı iki öykü içeriyor ancak bu bir handikap değil, neden olsun? Hangi kitapçının hangi arka raflarına atılmıştır, bulunur mu bulunmaz mı bilmem ama bazı kitaplar için elimizi kitap yığınlarının altına sokmaya değer, Mutfak da onlardan biri. (Ya da İdefixe gibi sanal mağazaların rahatlığından faydalanmak gerekir, kitabın fiyatı 2 veya 3 YTL idi yanlış hatırlamıyorsam.)
4 yorum:
Ajitasyonu iyi ayarlamışsın (-
David Sylvian, gördüm, kendimden geçtim. Beni benden aldın,Ezgi.
Sen de, ben de ilerde büyük yerlere geleceğiz. Bunu hissediyorum.
Bu siteyi okuyan herkes iyi yerlere gelecek.
Tabii, ben öküzüm, sağım solum belli olmaz. Unutmuşum, Linda ve Ozan E. de yüksek yerlerde olacak. Hem öküzüm, hem-i de ayı.
Senin ve Ozan'ın ve bu siteyi okuyan okuyucuların yolu açık,hepiniz çok iyi yerlere geleceksiniz ama Lina ile benim nereye varacağımız muallakta. Geleceğe dair planları arasında 5. sınıf bir pavyonda Bergen şarkıları söylemek bulunan iki hatun için iyi dileklerin gerçekleşeek mi, bunu zaman gösterecek.
Hem ne demiş Zeki, yükseklerde gözüm yok...Evet Tacim, Zeki Müren'in nasıl sevgili edindiğini biliyorum. En az Bergen'i sevdiğim kadar seviyorum, en az Kamuran Akkor ve en az Karaböcek kardeşler kadar ve hatta biraz daha fazla.
Yorum Gönder