29 Aralık 2006 Cuma

Image Hosted by ImageShack.us

Rüzgar Çanı ve Sokak Çalgıcıları başlıklı bu yazıyı Eylül'de yazmıştım, bir fotoğraf borcum vardı ama, yarım kalmıştı. Aylar önce olduğu gibi uzaktan bir akordeon sesi geldi kulağıma, her zamanki gibi fırlayıp pencereye koştum. Bu sefer çalgıcı farklı biriydi ve ne yalan söyleyeyim: Çok kötü çalıyordu. Yine de dedim içimden, yine de bir İstanbul sokağı burası. Bu soğukta, bu keşmekeşte İstanbul'un müziğine eşlik ediyor bu genç adam, sırf bu nedenle bile öyküsünün yazılmasını hakediyor. Kendisi bilmiyor ama İstanbul tiyatrosunun başrol oyuncularından biri oluveriyor.

Karşı apartmana geçen yaz taşınan komşuların balkonundaki rüzgar çanının sesini duyunca dün akşamüzeri aklıma geliverdi ansızın, yaz boyu gün aşırı akordeonuyla “Yıldızların Altında” yı çalarak sokağı bir uçtan bir uça geçen sokak çalgıcıları ne zamandır uğramıyor… Oysa ben o an her ne dinliyorsam kapatır, onlara kulak veririm ve sevinirim gene uğradıkları için. Dudak kenarlarında belli belirsiz gülümseme, camlarından sepetle para sarkıtan hanımlara başlarını hafif yana eğerek selam verir, geçerler. Çaldıkları şarkının melodisi uzaklaşır yavaş yavaş ve ben her ne dinliyorsam ona geri dönerim, sokak ise sessizliğine ya da kendine has gürültüsüne kavuşur yeniden…Sanırım çok içten dilemişim dönüp gelseler, yeniden tango nağmelerine kavuşsun sokak diye, uzun zamandan sonra bu sabah uzaktan kulağıma geldi akordeonun sesi… Bu sefer bir yere yetişmek zorundaydım ama kafamda her ne dönüyorsa kısa bir süreliğine kıstım sesini, karşıdan gelen Sokak Çalgıcıları’na verdim kulağımı ve çaldıkları melodiyi çözmeye çabaladım, yapamadım. Yaklaştık birbirimize, yan yana geldiğimiz an durdum ve: “Teşekkür ederim.” deyiverdim kısık bir sesle.Asıl “Nerede kalmıştınız, ben her akşam üzeri belki geçersiniz diye aklımdan geçiriyorum” demek istedim ama duraksadım. Akordeon bir an için sustu ve “ Biz teşekkür ederiz” dedi çalan kara kuru genç çocuk. Yanındaki ince yapılı kız gülümsedi. Cebimdekileri kızın avucuna koydum bakmadan yüzüne. O da eline bakmadan cebine koydu, teşekkür etti. Yanımdan geçip gittiler.


Şu an saat sabaha karşı 3. Geçen yazdan beri karşı balkonda çıngırdayıp duran rüzgar çanının sesi dolduruyor odayı. Ve martıların çığlığı…Bir süre daha gözümü kapamaya niyetim yok…

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons