Dün akşamki Candan Erçetin konserinden çıkınca canım Tanju Okan dinlemek istedi ne hikmetse , zaten beynimin çağrışım yeteneği fazlasıyla garip çalışıyor. Efes Blues Festival'den sonra iki gün boyunca Kamuran Akkor dinlemiştim, ne alakaysa...
Konserin ikinci bölümündeki Rumeli havaları ve sirtakiler olsa gerek aklıma Tanju Okan'ı düşüren...Eve döner dönmez "Öyle Sarhoş Olsam ki" den girip "Kadehi, Şişeyi Kırarım Bugün" den çıktım, toprağı bol olasıca rahmetli sayesinde sahil meyhanesinin deniz börülceli, favalı, haydarili, rakı-kavun-peynirli ahşap masasında nevaleye ortak olası geliyor insanın...Akdenizli olmak pek fena bir şey, hele de Akdenizli olup da iyi müziğe ve boğaza düşkün olmak daha da fena, kekikli zeytinyağına ekmek banıp yemek gibi. İçten içe ziyadesi ile keyif ehli olup da gene kala kala mayalı arpa suyuna kalmak ise gerçek hayatın acımasızlığı işte. (İyi soğutulmuş biraya katiyen lafımız yok, onun yeri ayrı. Ama denenmiştir, birayla çilingir sofrası kurulmuyor.)
Kazancakis'in Zorba'sı, Kustrica'nın Perhan'ı ve Istrati’nin Minka’sı gibi kendimi er meydanına atıp kendimden geçinceye kadar oynayasım var. Akdenizli veya çingene ruhlu olabilmek ruhun ve aklın havalara uçmasının, gerçeklerin bir anda anlamsız gelmesinin ve en sonunda insanın kendini kaybedecek noktaya ulaşmanın en kestirme yolu belki de… Belki Zorba’nın yaptığı gibi “Kafam bozunca oynarım, oynarım, oynarım ben… Yoksa bu yaşamın sıkıcılığı ne denli çekilir be Patron, sen söyle bana.” diyebilmek gerekir, gerekir ama kim kaybetmeyi göze alabilir kendini o denli?
Akdenizli olmak işte böyle birşey...Akdenizli olmak, gecenin 11'inde mutfağa girip soğanları küpküp doğramak, domatesleri rendelemek, sos tenceresine sızma zeytinyağını gezdirip soğanı pembeleşinceye, domatesleri de suyunu bırakıncaya kadar pişirmek demek. Sos kıvamını bulunca bol kekikle kelebek makarnanın üzerine boca edip afiyetle yemek, yanında şarap olmadığı için hayıflanıp Dean Martin'e dalıp gitmek demek. Sadece Akdeniz kadını buna cesaret edebilir: Gecenin köründe makarna yemeye yani...Gene de şanslı sayılır bu satırların yazarı, aynı anda mesela Karadenizliliği ve Akdenizliliği aynı anda tutsaydı mısır ekmeği bulur, zeytinyağına banıp yerdi, işin içine doğululuk girseydi o makarnanın üzerine Kars'ın en eskisinden kaşar peyniri yakışırdı...
Not: Rakının Kare As'ını oluşturmuşlar, Efe Yaş Üzüm veya Tekirdağ rakısı yukarıda bahsi geçen ve yılbaşına kadar gerçekleşmesi hayal olan bizim çilingir soframızın baş köşesine kurulacaktır. İşbu yukarıdaki fotoğraf da bu yazının kenarındaki fotoğrafın bizzat kendisidir.
4 yorum:
rakıyla aram hiç yok, çok denememe ragmen içemiyorum, ama rakı sofrasında yada bir restoranttaki rakı kokusuna bayılıyorum :)
Öncelikle hoşgeldiniz Gaykedi, brikaç yıl öncesine kadar rakıdan hazetmeyen hatunlar kulübünün azılı üyelerindendim, buna ünlü bir rakı markamızın(adı lazım değil, fotoğrafta da var, hem anlaşılıyor hemen hangisi olduğu:=))anason miktarını yüksek tutmasının da etkisi vardı.
Sonra Tekirdağ rakısı tatlı tatlı içimiyle hayatıma girdi, sonra da Yaş üzüm rakısı...Özel düşkünlüğüm yok ama dediğiniz gibi çilingir sofrasına ve sohbetine ben de bayılıyorum.
Hele de alaturka bir mekansa...Eh, hele de İstanbul'daysa...:)
Sevgiler,
E.
oooooooo arkadaslar. rakı dendımı benı unutmanızı anlayamıyorum. dost denıldıyse ben brudayım sekerım. zaten nasıl ozlemısım ıcımını. off offf. bır rakı olsada ıcsek ama tek basına da ıcılmezkı. dost sohbetının ıckısıdır. yanında kavunsuz ve peynırsız olmaz. bu uclunun yanına dıgerlerını aslında cok da sokmamak gerekır hanı. mayasına terstır aslında. neyse rakıyı sek ıcen bayanlarla da tanısmıs bırısı olrak rakılı hayata evet dıyorum.
burda yarın herkes kendı ulkesınden yıycekler yapıpta getırıcek. keske bulundugum sehırde bır yerlerde yada bırılerınde rakı olsa. işte o zaman super bı rgosterı olurdu :)
dımı sekerım
sevgıler lında
Sen ne yemek yapacaksın canikom?
Rakı bilmem bulur musun ama meze yap bari bir-iki tane, öğrensinler Türk Mutfağı'nı.:))
Menünü bekliyorum, afiyet olsun şimdiden.
Ya bak canım fava ve topik çekti, la havle...Halbuki çok da olmadı fava yiyeli...
Yorum Gönder