2010 yılının Avrupa’nın Kültür Başkenti bol çukurlu İstanbul'da bir kültür etkinliğine katılmak ne yazık ki her benim diyen babayiğitin harcı değil. (“Avrupa’nın Kültür Başkenti” tanımı aslında eksik, İstanbul AB üyesi olmayan Avrupa ülkelerinin arasında yapılan bir seçimle Kültür Başkenti seçildi. Bu durum kimi mecralarca makyajlanıp insanlara sunuluyor. Kültürel etkinlikleri çok çeşitli ama nüfusuna oranla katılımcısı az olan bir kentte tanımları süslemenin ve gereksiz böbürlenmelere gitmenin anlamlı olmadığını düşünüyorum.) Haftasonu izlenecek bir filmin asgari bedeli 30 lira (3 kişi gideceğinizi varsayarsak) ve bu hesaba yol parasını ve hesaplısından bir şeyler atıştırmayı vs. eklediğinizde harcamanız gereken bedel 60 lirayı buluyor. Özel tiyatrolar son yıllarda oldukça kaliteli oyunlar sergiliyorlar ancak ödedikleri yüksek vergileri ve salon kiralama bedellerini haklı olarak bilet fiyatlarına yansıtmak zorunda kalıyorlar. Çoğu özel tiyatro oyunlarını sergileyebilecek bir salon dahi bulmakta zorlanıyor ve oyunları zoraki göçebelik halinde oynuyorlar. Bu anlamda tiyatro izleyicisi bilet bedellerinin neden yüksek tutulduğundan ziyade özel tiyatro girişimlerinin neden destek bulamadığını ve bu sorunun ciddiyetine rağmen neden basında yer alamadığını tartışıyor.
Cumartesi Eki: TRT-2’de yayınlanan bir programda tiyatro sanatçısı Metin Serezli’ye İstanbul Şehir Tiyatroları’nın bilet fiyatlarında yaptığı indirim hakkında ne düşündüğü soruldu. Serezli, yapılan indirimin özel tiyatrolar ile haksız rekabet yaratacağını ve bu tarz geçici çözümler yerine İstanbul’un tiyatro sahnesi eksikliğinin giderilmesi gerektiğini belirtti.
0 yorum:
Yorum Gönder