Pazartesi Eki:Alternatif-İstanbul Uludağ Sözlük'ün "İstanbul" başlığı altına eklenmiş, İstanbul ile ilgili kimi paylaşımlarımı yayınladığım sitemin insanların İstanbul'a dair paylaşımlarını aktardığı bir başka başlık altında yer alması beni mutlu etti, ,ilgili sözlük yazarına teşekkür ederim. Böyle güzel süprizlere her zaman açığım, bilmenizi de isterim.:)
"Volver" fazlasıyla kadınsı bir film ama bu kadınsılığın nedeni pekçok yorumda bunun nedeni olarak gösterilen Cruz'un göğüsleri ve poposu değil bana göre, başta Agustina karakterini canlandıran Blanca Portillo olmak üzere kadın oyuncuların hepsinin kadınsı duyguları en küçük mimiklerine kadar yansıtmış olmaları. Avrupa Bağımsız Sineması'nda en sevdiğim noktalardan biri oyuncuların fazla teknik oynamaması, kendilerince kimi doğaçlamalar katarak sahneyi renklendirebilmeleridir, özellikle İspanya ve İtalya gibi Akdenizlilerin stilindeki yoğun duygusal doğaçlama size izlemekte olduğunuzun bir film olduğunu unutturur. "Volver" gene fazlaca Akdeniz kaynar kanı taşıyan filmlerden biri, ama bazı klişelere hiç yüz vermemiş, filmde aşkından ölünecek bir yakışıklı erkek kahraman yok. Aksine kendisine "baba" diyen kızı kapı aralarından gizlice gözetleyen, yalnız bulduğunda cinsel istismara girişen, bunu da hayatıyla ödeyen bir "koca" ile kendi kızı ile ensest ilişkide bulunup hamile kalmasına neden olan, komşu kadın ile karısını aldatan ve bunun bedelini yine canı ile ödeyen bir "baba" figürü filmin silik erkek kahramanları olarak şöyle bir akıp geçiyorlar. Carmen Maura'nın canlandırdığı Irene'in aklı binbir türlü ruhani olaylarla karıştırılmış Agustina ve Sole tarafından hayalet sanılması ama aslında yalnızca kaçtığı köyüne ve kızlarına dönmüş "gerçek" bir kadın olması, filmin ilerleyen sahnelerinde kanser olan Agustina'nın kızkardeşinin zoru ile çıktığı ve bizdeki öğleden sonra kuşaklarında yayınlanan "Hadi İtiraf Et, Rahatla" tarzı bir TV programında iki aileyi de şok edebilecek bazı açıklamaları yapmaktan son anda vazgeçmesi ve bunun üzerine programın sırf memeden ibaret kazma dişli kadın sunucusunun "Agustina, buraya gerçekleri açıklamak için geldin, açıklarsan seni Houston'da bir kliniğe yatıracağız, iyileşeceksin..." dayatması ile ağzından laf alma çabaları vs. Almodovar'ın asla sade suya aş filmler yapmayacağının, bir şekilde bir yerden lafı gediğine koyacağının açık göstergesiydi.
Sonuç olarak "Volver"i pek beğendiğimi söyleyebilirim, Penelope Cruz'un canlandırdığı "Raimunda"yı bütün klişe yorumların dışında sırf o denli yaşama tutunabildiği ve dürüstlüğü, kızkardeş Sole'yi güzel gülümsemesi ve iyiliği, ama en çok da Agustina'yı kendisini kullandırtmadığı ve dünyanın her türlü pisliğine karşı durabildiği için sevdim. Bütün bu kadınlar tüm "güzelliklerine" rağmen yine de Almodovar kadınları içinde en fazla hayran olduğum ve "İnsan ne kadar farklı olursa hayalindeki kendine o kadar çok yaklaşır." repliğini beynime kazıdığım Agrado'nun yerini sarsamadılar.(Annem Hakkında Herşey) Filmden çıkışta ise söylediğim ilk cümle ise "Hadi krem karamel yemeye gidelim..." oldu. Sinemanın gücü bir kez daha kanıtlandı böylece zira siz elin İspanya'sında bir film çekiyorsunuz, o filmin bir sahnesinde kadının biri krem karamel hazırlıyor, o filmi izleyen 3 hatun kişi soğuk bir gecede yol alıp cadde üzerinde bir yandan krem karamel yiyip bir yandan da "hayatı" paylaşıyorlar, kah gülmekten gözleri yaşararak, kah sahiden ağlayarak... Filmin soundtrack'i ayrıca pek hoş, "Volver" adlı parçayı Raimunda ağlayarak söylemekteydi filmin bir sahnesinde...