12 Şubat 2007 Pazartesi

Trenler Yine Gidiyor/Annem Hakkında Herşey




Muzaffer Hacıhasanoğlu'nun "Trenler Yine Gidiyor" adlı romanını yıllar önce bulup okuduğumda hayatımda bu denli yer edinebilecek tek vasıtanın tren olduğunu tahmin edemezdim elbette... Daha önce de yazmıştım, şehirler trenle başlayıp trenle bitiyor benim için, içinden tren geçen şehirleri daha bir seviyorum. Hemzemin geçitleri, birkaç şehri bağlayan kavşaklar, küçük kasabaların güzel istasyonları, tren şefleri, makinistleri, demiryolu işçileri... Defalarca görüp geçseniz de her mevsimde ayrı renge bürünen dağların-ovaların arasından geçmek, yorulunca uykuya dalmak, belki rüya görmek...


Belki trenlerle bu kadar haşır neşir olmaktandır, içinden tren geçen filmleri ayrı severim. Onlardan biridir Almodovar'ın "Annem Hakkında Herşey(Todo Sobre Mi Madre)" filmi. Tren Manuela'nın kaçış simgesi olarak kullanılır, filmin başında oğlunun babasından kaçmak için Barselona'dan Madrid'e giderken, filmin ortasında yıllar sonra eski kocasını bularak oğlunun öldüğünü söylemek için Madrid'den Barselona'ya giderken ve AIDS hastalığından ölen Rosa'nın oğluyla yeniden Madrid'e dönerken trende yalnız başına oturan Manuela'yı görürüz. Filmin en sonunda Manuela artık iki yaşına gelmiş bebek ile yeniden Barselona'ya giderken-ama bu sefer kaçmak için değil, bir AIDS konferansı için- görülür. Bebek annesinden aldığı virüsü yenmiştir ve bu nedenle onu incelemek isterler. (Kimileri bu sonun Almodovar'a yakışmadığı düşüncesinde, daha kara bir son beklediklerinden olsa gerek. Ben Almodovar ne derse doğrudur gibi bir teslimiyet içinde izlerim bu filmi, sonu nasıl bağlanmış beni ilgilendirmez.)


Sadece tren değil beni bu filme bağlayan unsur. Asıl beni peşinden koşturan Agrado'dur. Bu filmi bırakın, bütün Almodavar kadınları içinde en çok sevdiğim karakterdir O. Kalbimi şu aşağıdaki replikleri ile kazanmış olan Agrado...


Manuela:Bu Chanel mi, gerçek mi?


Agrado:Ah, Hayır şekerim…Gerçek Chanel’e yarım milyon verecek kadar aptal mı sandın beni. Gerçek olan tek şey var o da duygularım. Bir de yeni taktırdığım silikonlar o kadar.


Agrado(Tiyatro Sahnesinde):Şu anda bilmediğimiz nedenler yüzünden her gece bu sahnede büyük başarılar kazanan iki oyuncumuz bugün bizimle olamayacak. Zavallılar… Sonuçta oyunu iptal ediyoruz. İsteyenler bilet parasını geri alabilirler. Ama yapacak başka bir işi olmayanlar ve madem ki tiyatroya geldik diyenler için hiç rahatsız olmayın, ben büyük bir zevkle hayat hikayemi anlatıp sizi eğlendirebilirim.(çıkanlar olur) Güle, güle, çok üzüldüm. Ama yine de sıkılırsanız horlayın, şöyle…(horlama sesi çıkarır) O zaman hemen anlarım ve size kesinlikle darılmam. Gerçekten, ciddiyim! İsmim Agrado, çünkü hayatım boyunca başkalarını mutlu etmeye çalıştım, bu yüzden. Sadece hoş değil, aynı zamanda da çok farklıyım. Şu vücuda bakar mısınız? Hepsinin ölçüsü aynı. Mesela gözlerim 80.000. Burun 200.000, çöpe atıp yenisini takıyorlar, ama benim kişiliğime uygun düşmez, kesinlikle elimi bile sürmem. Devam ediyorum. Göğüsler, 2 tane, beni canavar sanmayın, her biri 80. Çok iyi fiyat verdiler. Silikonlara geliyoruz…(Seyircilerden biri nerde diye sorar. Agrado sırasıyla gösterir) Alın, elmacık kemikleri, kalça ve popo… Toplam 100.000 civarında, hepsini toplarsan ucuz bile sayılır. Sonra yüz gerdirme…Lazerle kesin epilasyon, bence her kadın bunu yaptırmalı. Kadınlar kadar erkekler de…Saati tam 60.000 kadar, tabi ne kadar tüylü olduğunuza bağlı. Bir ya da iki seansta biter ama folklorik bir tipse uzun sürebilir. Her neyse dediğim gibi, farklı olmak kolay iş değil…Bu işlerde kararlı davranmak gerek. Çünkü insan ne kadar farklı olursa hayalindeki kendine o kadar çok yaklaşır.


İçinden tren geçen "Annem Hakkında Herşey"i her zaman ağladığım yerlerinde gözyaşlarımı kimseden utanmadan akıtarak yeniden izledim bu gece, hem de trende hızla bir başka şehre, yaşamımın ben çekip gelsem de da hep parçası olacak bir şehre, belki de son birkaç ay daha gelip gidebileceğim bir şehre akıp giderken... Baktım şöyle bir etrafıma, utanacak, ağlamaktan imtina edecek kim vardı ki? Anlatılan öyküyü bilselerdi en az Manuela kadar sızlardı yürekleri çünkü... Çünkü Almodovar bu filmi onlara adamıştı, oyunculuk mesleğini seçen kadınlara, anne olmak isteyen kadınlara, annelere ve annesine...Lütfen baştaki Tajabone (filmin başında, trende çalar) parçasının sesini sonuna kadar açıp trenleri, kadın olmanın ne gerektirdiğini hepimizden daha iyi bilen Agrado'yu, Arzu Tramway'ını, kaybettiklerinizi, geçip gittiğiniz şehirleri ve annenizi düşünün ve bu filmi onunla birlikte izleyin, izleyemiyorsanız bile bırakın anneniz yanınızdaymış gibi film sizi sarıp sarmalasın.


3 yorum:

Anonymous dedi ki...

TRENLER YİNE GİDİYOR ADLI KİTABI ORTAOKUL YILLARIMDA OKUMUSTUM.OKUMASI ICIN VERDIGIM KITAP GELMEYINCE UZULMUSTUM.SATIN ALMAK ICIN ARADIGIMDADA BULAMADIM.TÜM KİTAPLARINI ALMAK İSTİYORUM NASIL YARDIMCI OLABILIRSIN BANA ...

Anonymous dedi ki...

BU ARAD MAİL ADRESI senay.erdogan@mynet.com

Ezgi dedi ki...

Kitap 1982 yılı basımı olduğu için sanırım piyasada zor bulunur. Ben araştırdığımda yalnızca http://urun.gittigidiyor.com/TRENLER-YINE-GIDIYOR-MUZAFFER-HACIOSMANOGLU_W0QQidZZ4385803
linkini bulabildim satın alabilmek için. Tabi kitap 2. el.

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons