15 Ocak 2007 Pazartesi

Lale Oraloğlu'nun Vefatı

Kimi filmler vardır, izler, hayat denen yapbozunuzun en hayati parçalarından biri yaparsınız. Hayatınızın en önemli parçalarına hayat veren yüzler teker teker terk-i diyar ettikçe elinizde yıllar öncesinden siyah-beyaz görüntüler ve cızırtılı sesler kalır. O güzel insanların size bıraktığı miras her izleyişinizde gülüp ağladığınız bir sinema filmidir. Bilirsiniz ki pencerenizin önünden geçecek tramway sayısı günbegün azalmaktadır. Ama mevzu bahis sizin günlerinizin de sayılı olması değil, yitirmekte olduklarınızdır. Elimiz mahkum, hep arkada birileri kalır...


Dün Lale Oraloğlu vefat etti. Bu isim belki tek başına birşey ifade etmiyor çoğu insana, "Kırık Çanaklar" filmini izleyinceye kadar benim için de yalnızca sıradan bir isimdi elbette. Ancak "Kırık Çanaklar"ın Sabahat'ı öyle dokundu ki yüreğime bu vefat ile sanki en yakın dostlarımdan birini yitirdim. Aynı Sadri Alışık'ın vefatından sonra bana kalan en güzel anısının "Ah Güzel İstanbul" olması gibi...



"Biz Oraloğlu Tiyatrosu oyuncuları, öğrencileri olarak vefasızlığın alıp yürüdüğü, sabun köpüğü konularla gündemin sarhoş edildiği bir dönemde Lale Oraloğlu hocamıza manevi destek olmak amacıyla 20 Ocak 2007'de Kartal Umut Hastanesi'nde toplanıyoruz..." demiş öğrencileri. O klasik tabirle Vefa yalnızca İstanbul'da bir semt adı artık...Bu vefat bilmemkim nerde basıldı haberlerinin arasında birkaç cümleyle kaynayacak bir vefat, halbuki Türk Sineması bir öncüsünü yitirdi, bense... Benimse kulağımda Kırık Çanaklar'dan bir replik: "Allah canımı alsa da kurtulsam!" Ayten'in cadılıklarına, Hüseyin Dede'nin muzurluklarına dayanamayan Sabahat'in yakınması... İyi de bu ülke neden sanatçılarına gerçek hayatta da bu sözü söyletmekte bu denli ısrarcı?

Sinemacı olsam bakın ne yapardım? Kim izleyecek, nerden sponsor bulunacak, gişe hasılatı ne kadar olacak kaygılarından uzak "Unutulanlar" adına bir film çekerdim elime kameramı alıp... Sonra filmimin müziklerini öyle bir seçerdim ki aslında unutanların zaten hiçbir şeyden haberi olmayanlar olduğunu, hatırlayanların sayısı az da olsa yalnız bırakılmayacaklarını anlatırdı. Filmimin son jeneriği akarken Blake alırdı sözü: "You're not alone/Not alone/Not alone in this world..."

3 yorum:

Tacim dedi ki...

Hayata anlam yüklemek zor zanaat. Mübeccel Vardar için de çok üzülmüştüm. Son olarak Lale...
Perry Blake iyi gitmiş yazı için. Morrissey de bi şarkısında:
There's a another world
There's a better world

Ezgi dedi ki...

Eh işte ölüm de var. Acı olan ölümün kendisi de değil zaten. Mozey daha iyimser benden doğrusu.

Bu Perry Blake'i saran sensin başıma benim, bir süre böyle gider bu.

linda dedi ki...

offf cok ıcımden geldı. kambersız dugun olmaz derler. bensız de comment olmasın dıye sadece bırseyler yazma ıhtıyacı duydum. huznunuzu balla bolmek ısterım.

Ezginin perrysi olduk hepimiz bu arada.

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons