26 Ocak 2007 Cuma

Kezban İstanbul'da: Hey Meeen, Dilimizi Biliyor musun?

Image Hosted by ImageShack.us

İstanbul'a gelince İlham bana geldi, kahve ikram ettim, "Kezban İstanbul'da" adında bir kısa metraj senaryosu yazmaya başladık:


"Kezban yolculuğun bütün yorgunluğu yüzüne yansımış bir halde trenden indiğinde saatler akşam 10'u göstermektedir. İstanbul'un ılık rüzgarı yüzüne çarpar, başını kaldırır, lodosun sürüklediği deniz havasını içine çeker. Valizlerini sürükleyerek taksi kapmak için hızlıca yürümeye başlar. Şanslıdır, ilk kez ilk gelen taksi önünde durur, Temel Reis'teki Kabasakal kılıklı taksici iner araçtan, valizi bagaja atar. Kezban kısık bir sesle önce "İyi akşamlar" der, "Nereye abla?" diye cevabını alır, sonra "Yakın mesafe ama... Şu cadde lütfen, bu hastanenin bir alt caddesi" der. Taksici güya çaktırmadığını sanarak söylenir. "Ah ben yorgun olmasaydım yuttururdum sana birbir o lafları ya, hadi neyse..." der Kezban, hayır Kezban değil, onun alter egosu Ezgi. (Bütçe yeterse bu bölümü efektli çekmeyi düşünüyorum. Bütçeden kastım sinema bölümünden arkadaşın birine yemek ısmarlamak, olmadı makarna pişirmek. Yapar moviemaker'da birşeyler artık.) Beş dakikalık yol Kabasakal'ın küfürleriyle aşılır, geldiği küçük şehrin kokusu ve tedirginliği hala üzerinde olan Kezban "Ben sağda bir yerde ineyim." diye fısıldar, dikiz aynasından şöförün ters ters bakan gözleriyle karşılaşınca "Eeee, şey... Hmmm... Size uygun bir yerde de inebilirim canım, ne olacak..." der. Evin 100 metre kadar uzağında bir bakkalın önünde bırakır taksici, bavulunu eline alır Kezban, gelmişken birşeyler alayım eve diye düşünerek bakkala girer. "İyi akşamlar" der, bakkal kafasını kaldırmaz bile. "İyi akşamlar!" der Kezban karşılığını beyhude bekleyerek. Alter ego çıkar: "Oooupsss, meeen! I luv dis citi, du yu şipik or languiçç? Ouuch, şit! Gimme 2 biirs and çips also." Adam bakar üstten üstten ve "Kızım kapasana kapıyı, buz gibi yaptın tükkanı..."der. Kezban yoğurt ve ekmek alıp yine "İyi akşamlar" der ve çıkar. Adam "Kapısız köyden bunlar, medeniyetsizler... Kezban mıdır nedir..." diye söylenir. "İyi akşamlar" demeyi esirgeyen bakkal bu uzun cümleyi kurabilir, evet.




İlham "Yoruldum ben, daha buralardasın nasılsa, uzar gider bu senaryon senin. Uğrarım gene ben." demeseydi daha da devam ederdim. "İyi git" dedim. Bana acıyarak baktı ve "Kızım kusura kalma ama arızasın sen, İstanbul sana beş gömlek fazla gelir. Dön git köyüne." diye söylenmeye başladı, dinlemedim bile. "Don't let the system get you down, emi İlhamcım. Apartman kapısını kapadığından emin ol, hırsız giriyor. Bir de yönetici kızıyor." Filmin soundtrack'ini listelemeye başladım, ikisini buldum: "Big City Life" ve "Big City Nights". Bir de Bergen mi eklesem? Yakışır da hani. "bıktım artık bıktım artık bu hayattan yaşamaktan/eller gibi mes'ud olup kurtulamam ağlamaktan/yüzüm gülse kalbim ah çekip ağlıyor her zaman dünyamı başıma yıkıyor..." Bira yerine yoğurt almışım, babamın biralarından aşırıp bir de sigara yaktım. Unutmadan ben sigara içmem, düşünün yani kederimi. "...Big city, big city nights/you keep me burning..." Scorpions. Biz sokakta "kız kaçıran" patlatılarak kızların ödünün koparıldığı zamanlarda dinlerdik bunu, heyt be...İstanbul, du yu şipik our languiç? Eğer yesse neden kimse "iyi akşamlar" demiyor/demek zul geliyor? İstanbul, ar yu olrayt may darling? İyice ketum olmuşsun sen görüşmeyeli...



5 yorum:

ezop dedi ki...

Ezgi alemsin valla,
cok guldum yazdıklarına.Hadi istatistik işini de halletmiş bir hatun kişisin artık, daha ne isteyeceksin şu hayattan değil mi? Valla işi de iyi kıvırmışsın, ben iki yıl lisansta bir de iki yıl yükseklisansta görmeme rağmen anca kıvırıyorum bu işi.:) yok artık istatistik bir elma ise ben de kurtum diyebiliyorum.
Neyse ben geçenlerde şu malum deniz börülcesinden yaptım, yerken seni de anmayı ihmal etmedim, valla süper olmuştu, en kısa zamanda yeniden yapacağım inşallah.:)

Ezgi dedi ki...

Afiyet olsun, yemiş kadar oldum! Gözümün önüne geldi, boyle bol ege zeytinyağı gezdirilmiş üzerine, limonun ekşiliği yerinde...Mmmmm...Yutkundum...

Bu mevsimde deniz börülcesi bulunmaz demişlerdi bana, umarım meyhane ziyaretlerim esnasında meze olarak bulabilirim yoksa ben zor iflah olurum.

Yükseklisans'ta da mı var bu İstatistik denen bela? Vazgeçtim akademik kariyerden, alçak lisans'ta zor başa çıktım, yükseğine gelemem.:) Güzel anlamışım di mi? Keşke hocalar böyle anlatsa bak kimse kalıyor mu...:) Bir zamanlar öğrenci olmuş örtmen isteriz, doğduğunda öğretim görevlisi olanlar acımasız oluyor da!

linda dedi ki...

kardeşim bu ılhamın ıslerınedır boyle yaa. ıyı kı cıkıp gıtme karsarı almıs. ezgımmm sana yıne ugruycak ama deglmı. yanı sıdedetle beklıyrouz kezbanın oykulerını. guldurdun benı sabahın 4:13 unde. sende hep gulesın. lutfen. ıstanbul havası yarasın sana !

Ezgi dedi ki...

Kezban bu şehirdekiler bu denli uyuz olmaya devam ettikçe hep varolacak şekerim! Adama "iyi akşamlar" diyorsun, cevap vermiyor. Denemelerim sürecek.

linda dedi ki...

4 gozle beklıyoruz sekerım !

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons