Ben İstanbul'da kalmak için böyle yırtınadurayım, o beni her gelişimde hasta etmekten geri durmuyor. Kuru-nemli hava çelişkisi başıma dert yıllardır, geçen bayram da hastaydım, gene üzerinize afiyet sesim boru gibi, boğazım yanıyor, elime-koluma kramp giriyor, bir bitkinlik-kırgınlık hali üzerimde. Zaten yıllar yılı İstanbul lodosu başıma vurur benim, korkunç bir zonklama eşliğinde kulak çınlaması başıma musallat olur. Sabahtan beri battaniyemin altından çıkmadım, Charlie Brown, yok Linus Van Pelt gibi dolanıyorum. Halbuki ben...ben...sinemaya gitmeye niyetlenmiştim, Rüya Bilmecesi'ni izleyip vapurla eve dönecektim. Evdeki arşive bakasım gelmiyor, eski müzikaller biçilmiş kaftan olabilirdi belki ama. Ben ne yapıyorum? Yüzbilmemkaçıncı kez "Çingeneler Zamanı" nı izliyor, TCDD'nin sitesine eklediği Kanun Taksimi'ni dinliyorum. Pek rahatlatıcı geldi niyeyse, dinlemek için tıklayabilirsiniz. Bir de ısrarla arayan bir teyzeyi adımın kesinlikle Fevziye olmadığına inandırmaya çalışıyorum çatlak sesimle...
Ah İstanbul, sen bana hiç iyi davranmıyorsun son günlerde, aşkolsun sana...Bir iki seksen yatırmadığın kalmıştı, onu da yaptın.
Not: Yorum bırakıp yanlışımı düzelttiğin için teşekkür ey okuyucu! Battaniye obsesyonum geçti neyse ki...
2 yorum:
afedersiniz ama battaniyesiyle dolaşan charlie brown değil onun arkadaşı linus van pelt. özür dilerim ama bunu söylemek zorundaydım.
Kendimi sizin farkınıza varmak zorunda hissetmedim ve canımı sıkmadınız.
Kim olduğumu düzelttiğiniz için teşekkürler.:)
Yorum Gönder