4 Ocak 2007 Perşembe

Bir Eski Kitap Kokusu, Siyah-Beyaz Film Repliği Hayat...

Image Hosted by ImageShack.us


Türkiye "ansiklopedi" sözcüğü ile ilk defa gazetelerin promosyon malzemesi olarak tanıştı, kapağı dahi açılmayacak onlarca cilt ansiklopedilerle doldu evler. Hatırlıyorum, konuk olduğumuz evlerden birinde yeni gelinin çeyizlik dantelleri ile kaplı "Meydan Larousse" lar vardı evin camlı, büyük büfesinde
sittin sene kullanılmamış, bir sittin sene daha geçse kullanılmayacak olan likör takımının hemen yanı başında. (Bu kullanılmayan yemek takımları mevzusu her evin beyi için sorun olsa gerek, ben ki annemi bu ıvır-zıvırlara prim vermez sanırdım, ta ki babam "şu 89 parça yemek takımının evlendikten beri hamallığını yapıyorum, bir çorba içmek nasip olmadı" diye söyleninceye kadar. 89 parça neyimizeyse bizim. Annem bana miras bırakacakmış bunları, aman yok, dedim, istemez yani. 89 parça gerçi, kır kır bitmez, tam benlikmiş ama neyse artık...) Evin küçük oğlu arada dönem ödevleri için karıştırır, onu da sözlükten sözcük nasıl araştırılır bilmediğinden ilk ciltten başlayarak araştıracağı konuyu bulmaya çalışırdı. O ansiklopediler ki ilerleyen yıllarda soba tutuşturmaya yaradı, fi tarihinden kalma ciltleri yıpranmış olanları ise Doğu illerinin ilkokullarının zavallı kütüphanelerini süslüyor, ne de olsa zaman oralarda buralardaki gibi hızlı akmıyor, güncellik geri planda.


Bizim evde ise Hayat Ansiklopedisi'nin lacivert kaplı yeni basım ciltleri vardı, bir yılbaşı gecesi oturup 2. cildini hatmedecek kadar okumaktan keyif alırdım. Hayat Ansiklopedisi'nin "Caz" bölümünü okuyarak Louis Amstrong, John Coltrane, Benny Goodman dinlemeye başlamış, "El Falı" bölümünden avucumun içindeki çizgilerin anlamlarını çıkarmaya çalışmıştım. (Ansiklopedinin baktığı fala göre hayat çizgim uzun, kader çizgim ise çatallıymış, kalp çizgime göre evde kalma ya da boşanma riskim yüksek ama bunun tek sorumlusu benmişim nedense, sanki avuç çizgilerimi ben çizdim. Corto geldi aklıma yine, falcı hayat çizgisini kısa bulunca eline bıçağını alır, kendi çizgisini kendisi çizer ama dünya değişir, Corto İspanya İç Savaşı'nda kaybolur ya da ölür. Kimbilir belki de hızla değişen dünyada Corto'ya yer olmadığına kanaat getirir Hugo Pratt ve işte o noktada Corto'nun hayat çizgisi bir işe yaramaz. Yoksa yarar mı? Şimdi Pratt de Corto Maltese de birer ölü ama hala varlar, hala bizimleler.) Hala da dünya üzerinde en sevdiğim kokulardan biri eski fotoğraf makinası kokusu , bir diğeri ise sararmış kitap kokusudur ki tutkunları da bilir: çok özel bir kağıt kalitesi ve o kağıttan buram buram yükselen ilginç bir kokusu vardır Hayat Ansiklopedisi'nin.


Geçenlerde "Guess Who's Coming Dinner" adlı filmi yeniden izleyince eskiye olan bu merakın nedenlerini sorgulamaya başladım. Eski filmler, Radyo 1-2-3-4'de ara sıra rastgelinen radyo tiyatroları, çok eski Türk Filmleri, birkaç sayfası eksilmiş çocuk kitapları, Müşo Teyze'nin radyosundan Türk Sanat Müziği nağmeleri, Cağaloğlu yokuşu, Bebek'teki perili ev vs. bunlara özlemim basit birer nostaljik unsur değil, aksine şimdi bile yazacak birşeyler bulmama, birileri ile iki lafın belini kırmama yardımcı olan, beni zenginleştiren anılar... Hayat Ansiklopedisi, Alcatraz Kuşcusu, Büyük Diktatör, Kelebek, Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, Sharp-Lorenz teypli radyo, üzeri pembe yazılı Kanun Taksimi kasedi ve kırmızı bir Vosvos ile bu yaşa geldim ben, belki de bütün bunları birileri ciltlerin içine sığdırabildiği için seviyorum eski kitapları, Hayat Ansiklopedisi'ni...

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons