12 Kasım 2006 Pazar

Failure Is Best Way To Learn...

Bu benim "mottom" ya da "yaşam felsefem" vs. değil. Zaten şu ara İngilizce sözcük duymak dahi istemiyorum, biri "tamam" yerine "Ok" derse üzerine yürüyebilirim. Bütün haftasonumu PC başında çeviri yaparak geçirdim. Cuma'dan içilmeye başlanan şaraplar, izlenen filmler, dinlenilen müzikler vs. hep bu çeviriden çalınan zamanlarda kotarıldı. Gündüzleri çeviriye, öğleden sonralarımı müzik dinlemeye ve gece 11'den sabah 4'e kadar olan süreyi de filmlere ayırdım, kalan birkaç saatte ise yatakta uyumak için beyhude dönüp duruyorum, misal dün uykusuzluğa yenik düşüp öğleden sonra 4'te uyuyakaldım, "Ahh, çook uyudum yahu..." diye söylenerek gözümü açtığımda saat 5'ti, yalnızca 1 saat...Havanın erken kararıyor olması da bu uyku sersemi tepkinin bir diğer nedeni elbette.




Mevzu uykusuzluğum değil ey okuyucu, buraya kadar okuduysan eğer teşekkür ederim, asıl bahsedeceklerim işbu cümleden sonra başlayacak... Ne diyordum: "Failure Is Best Way To Learn." cümlesi benim "mottom" ya da "yaşam felsefem" vs. değil. Norveç'in Bergen şehrinin bağrından çıkan bir diğer müzikal harika:
Kings of The Convenience'ın "Quiet is the new loud" albümündeki "Failure" adlı şarkıdan bir cümle. "failure is always the best way to learn, /retracing your steps untill you know, /have no fear your wounds will heal..." Ah, evet biliyorum, bütün bu bahsi geçecek parçalar da İngilizce ama ne yaparsınız, pek enfesler...


Hani oturup bütün şarkılarını da yazabilirim ama şimdilik en seçmecelere yer vermek daha doğru olur, Radio Blog Club sağolsun, birkaç lezzetli lokmayı da bu sayfa üzerinden dinleyebilirsiniz. "Gold in the air of summer" misal "without giving anything away, i can say it's by the sea/ it's a house that used to be the home of a friend of mine/
without giving anything away, you'll find ships inside of bottles/and the garden's overgrown/the house is white but the paint is coming of /i didn't know if you wanted to, when i came to pick you up /you didn't even hesitate, and now you and me are on our way /i think i've brought everything we need so don't look back /don't think of the other places you should have been/it's a good thing that you came along with me/gold in the air of summer /you'll shine like gold in the air of summer..." diye akıp giden enfes sözlere sahip, "you'll shine like gold in the air of summer..." kısmında mır mır eşlik etmeden kendinizi alamıyorsunuz ve garip bir şekilde iyimser bir ruh haline bürünmenizi sağlıyor. Aynı etkiyi yapan bir diğer parça da yavaş ritmine karşın "Manhattan Skyline"
"i don't want to cry again/don't want to cry again/i don't want to say goodbye/don't wanna cry again/i don't wanna run away/i don't want to race this pain/i'll never see your face again/"




"...tried so hard to follow/but i didn't catch a half of what had gone wrong/said "i don't know what i can save you from"/i don't know what i can save you from/" "I Don't Know What I Can Save You From" çalarken şöyle derim içimden: "Beni önce senden koru Kings Of Convenience!"




Ve "Homesick" Ağlak ruhlu, hamurunda arabesk tınılar her daim mevcut bir kişilik olsam da hırsızın hiç mi suçu yok be kardeşim... "Homesick" beni ağlatan, duvarlara çarpan şarkılardan biridir. Hele onlar bilmez ama adi Antony ile birlik olup gırtlağımı düğümler, sonra elim böğrümde bırakır giderler beni öylece ortada..."Homesick because i no longer know where home is..." diye biter bu şarkı... Acımadı canınız umarım... "Homesick" ,"Riot On An Empty Streets" albümünden, dinlemek için tıklayın.




"Know / How" sevgiliye not olarak yazılabilecek bir parçadır...Der ki: "...what is there to know? /all this is what it is/ you and me alone /sheer simplicity..."




"I'd rather to dance with you..." Entelektüel hatunlar bu şarkıdan uzak dursun, zira şu sözler onlara adanmış: hadi bebeğim, yapma...Zaten konuşacak birşeyim yok, bütün bir sene hiç kitap okumadım ve izlediğim tek filmi de beğenmedim... Konuşmaktansa seninle dans etmeyi tercih ederim...I'd rather dance with you than talk with you/ so why don't we just move into the other room/there's space for us to shake and hey, i like this tune/ even if i could hear what you said/i doubt my reply would be interesting for you to hear/because i haven't read a single book all year/and the only film i saw, i didn't like it at all .../





"Misread" var bir de, bitmiyor ki, adamların her şarkısı pek leziz. Bir yandan melodisi ile fıkırdatırken öte yandan kendimizi kandırmayalım, arkadaş kalmak diye birşey olamaz diye mesajını vermekte inceden: "...if you wanna be my friend/you want us to get along/please do not expect me to/wrap it up and keep it there..."





Daha da bitmiş değil K.O.C güzellikleri. Siz bu enfes şarkıları bir süre daha sindire sindire dinleyin, eğer yeni tanıştıysanız bu metni klavyeleyen parmaklarıma zeval gelmemesi için mumlar dikin...


0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons