22 Ağustos 2007 Çarşamba

Proxima Estacion: Esperanza!

Tamam, evet! Kabul ediyorum, ben Manu'ya körkütük aşığım ve bütün bu sözcükler, cümleler, noktalama işaretleri, hepsi ama hepsi umutsuz bir aşk uğruna!

Gecenin bir yarısı oldu, aşkım Manu’nun Clandestino albümünü çıkardım durduğu raftan. Hava biraz serinlerse uykuya dalabilirim ama arada esen rüzgar dışında öyle bir belirti yok. Ama Manu nemli sıcağı bile katlanılabilir kılıyor, açıkçası sabaha kadar uyumaya niyetim yok. Bu şarkılar ancak sıcak iklimlerde yaşayan insanlar tarafından yapılabilir. Ve bu şarkılar bir Akdenizli’nin asi yüreğine ilaç olabilir ancak.

Manu, doğduğu günden itibaren Franco faşizminin nefesini ensesinde hissetmiş ve ailesiyle birlikte mülteci olarak sığındığı Fransa’nın bir ghettosu’nda Cezayirli, Perulu, Nijeryalı, Faslı ve Tunuslu göçmenlerle büyümüştü. Göçmenlerin yaşam mücadelesi ve hak arayışları Manu’nun müzikleri için gereken ilhamı fazlasıyla sağlayacaktı! Örneğin Mano Negra yıllarından sonra solo kariyerine adım attığı Clandestino albümüyle aynı adı taşıyan şarkıda “Mülteci halkların Babil Kulesi” diye tanımlanan Paris şehrinin ghettolarında geçen çocukluğundan ve gençliğinden kalanları anlatmak için kaleminden şu sözler dökülecekti:

yalnız acılarımla giderim/
cezam yalnız gider/
kaçmak benim kaderimdir/
kanunla dalga geçerim çünkü/
babil kulesinin kalbinde bir haylazım/
bana kaçak derler/
çünkü kimliğim yok/

kuzeyde bir şehre çalışmaya gittim/
hayatımı cebelitarık ve ceuta arasında bıraktım/
denizde bir ışık/
şehirde bir hayaletim/
benim yaşamım yasaktır/
öyle der kanunlar/

yalnız acılarımla giderim/
cezam yalnız gider/
kaçmak benim kaderimdir/
çünkü kimliğim yok/
babil kulesinin kalbinde bir haylazım/
bana kaçak derler/
ben kanunları bozarım/

mano negra clandestina/
perulu clandestino/
afrikalı clandestino/
marihuana illegal!

(…)


Manu 1984-1995 yıllarında solisti olduğu Mano Negra grubu ile Latin Amerika ülkelerini boydan boya dolaşarak fakir halka ücretsiz konserler verir. Aktivizmin gözü kör olsun ki boş kalan zamanlarında soluğu küreselleşme karşıtı eylemlerde alır! Solo kariyeri süresince de konser organizasyonlarından alacağı parayı az tutmaya çalışarak bilet fiyatlarının ucuz olmasını sağlamaya ve albümlerinin kolayca satın alınabilir olmasına çalışır. Danimarka'da verdiği konsere sırtında Galatasaray formasıyla çıkar. Nedeni sorulduğunda bir üçüncü dünya ülkesinin takımının UEFA gibi bir tekelde başarılı olup dünyayı şaşırtmasını gösterir. Manu aynı Galatasaray takımının Galatasaray A.Ş. adını aldığını ve genel müdür tiltli biri tarafından yönetildiğini bilse ne düşünürdü bilemiyoruz. Kaderin garip cilvesine bakınız ki anne tarafından Bask bölgesinden olan Manu'nun elinde Galatasaray'ı tek golle Şampiyonlar Ligi'nden etmiş Athletic Bilboa'nın bayrağı var. Mösyö Manu'yu aktivist ruhunu da yanına alarak Beşiktaş'ın anarşik ruhlu taraftar grubu Çarşı'ya katılmaya davet ediyorum. Maçlara gelsin, birlikte pankart yazıp slogan çığıralım. Çok ciddiyim. Manu sana burası yakışır!


Sonuç olarak, Manu’nun kaçırdığımız İstanbul konserine ağlamayı bir kenara bırakarak ruhumuzu Clandestino albümüne teslim ediyoruz. Kimbilir Manu’nun önümüzdeki günlerde uğracağı duraklardan biri yine Yeditepe olur: Proxima Estacion: Esperanza! (Bir Sonraki Durak: Umut!)

Clandestino albümünden sevdiğim birkaç parçayı ekliyorum. İlk şarkı Mentira (Yalan). Sonundaki İspanyolca konuşmalar ABD'nin Kyoto sözleşmesine imza atmamasından bahseden bir metine ait. İkinci şarkı Mültecilerin Babil Kulesi'nin isyankar ninnisi Clandestino ve son şarkı bu yalan dünyada ideallere tutunmayı öğütleyen Luna y Sol. (Pazar Keyfi adlı güzide programın ceneriğinde kullanılmıştı bu şarkı, diyerek popüler görgünüze bir ekleme yapmayı görev bilirim. Şşşşş, bu da aramızda, Manu duymasın.)









Manu Chao Resmi Websitesi

2 yorum:

Manu Chao dedi ki...

Sevgili Ezgi Manu Chao hayranlığını gözlerim dolarak okudum. Demek ki en az benim kadar Manu'ya hayran birileri varmış bu memleket toplarkalarında. Yazının her harfine katılıyorum, ama Manu'yu BJK'ya davet etmene hayır :) Ona GS forması yakışıyor..

Sevgiler..

Ezgi dedi ki...

Evet yakışıyor. Beşiktaş'ı Manu'nun aktivist ruhunu göz önüne alarak söylemiştim. Manu'nun bakış açısı GS'nin onca büyük dururken bir 3. dünya ülkesinden gelip UEFA Şampiyonası'nı kazanmasıydı ki bu açıdan formasını giymesi güzel bir jestti.

Sevgiler benden...

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons