31 Ağustos 2007 Cuma

Fesupanallah

Merak ediyorum, şu kavanoz dipli dünyada Sabri Bey’in onuncu sınıf berbat bir kopyası gibi davranmayan, üç günlük ömrünü kapı ağızlarında dedikodu yaparak geçirmeyen, biraz akıldan mantıktan nasibini almış, apartman yöneticiliği tiltini aldıktan sonra küçük dağları ben yarattım edalamalarıyla dolanmayan, bir pire gördü diye yorgan yakıp bütün mahallenin dört ayaklılarını yok etme planlarına girişmeyen, dahası yüksek perdeden konuşup karşılığını aynı perdeden alınca şaşakalmayan bir apartman yöneticisi var mıdır?

Eğer var ise ben o apartmana kapağı atmak istiyorum.

Senin o dediğin yer Ütopya demeyin, o espriyi daha önce yaptılar.

Ah!

Keşke bu kadar boş, bu kadar tiksinç, bu kadar kalbi katran karası olmasanız.

Başka sözüm yok, olsa da anlamazsınız zaten. Duyargalarınız kapalı. Dünyanız dört duvarla sınırlı.

Evinizin içi- balkonunuz-apartmanınızın kapısı. Busunuz. Bundan ibaretsiniz. Bu sizin cezanız ama farkında değilsiniz. Bunu yaşamak sayıyorsunuz.

Benim için yoksunuz. Bulaşmayın, yeter. Başka ihsan istemez.

Şimdi bütün o bir arada yaşamaktan tiksindiğim insanlar için Erkin Baba’dan Fesupanallah şarkısı gelsin.

Siz bu şarkıyı dinlerken ben mahallemizin güzide sakinlerinin teybin sesini sonuna kadar açarak dinlettiği "Arabada beş, evde onbeş" i dinlemek üzere evin bütün pencerelerini açmaya ve kaderime lanet okumaya gidiyorum.

Hey gidi koca dünya, gam yükü müsün?/ Söyle fani dünya söyle, dert küpü müsün?

Aah, Belkıs Özener / Handan Kara, dilinize sağlık! Arabada beş, evde onbeş nerede, siz neredesiniz? Ben de kalkmış, aynı cümle içinde kullanıyorum sizleri...



0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons