Miller Freshtival alanına vardığımızda alan nispeten tenha, güneş ziyadesiyle yakıcı, sahnede ise Sakin vardı. Sakin, her zaman olduğu gibi dinleyicisini utandırmayan bir performans sergiledi ve yerini New York'tan gelen Phenomenal Handclap Band'e bıraktı. 60'ların Glastonbury'sinden fırlamış edaları ve kılık kıyafetleriyle güzel bir akşamüstü geçirttiler festival dinleyicisine.
Ben efil efil bir yaz ya da ılık bir sonbahar akşamına pek yakışacağını düşündüğüm "Baby" adlı şarkılarını beğendim. Laf aramızda Laura Marin adlı hanım kızımızın elbisesini pek beğendiğimizi ve hafif yollu kıskandığımızı da belirtmeden geçemem.
The Raveonettes sahnedeyken, biz ortama uzaktan bağlanıyorduk ve buna rağmen grubun şanına layık bir müzik yaptığı görülüyordu. Eski takıntılarını dinlemekten yenilerle teşviki mesaide geciken ben gibi müzikseverler için tanışma faslı niteliğindeydi bu konser. Ama bilenler, Sharin Foo ve Sune Rose Wagner'dan mürekkip The Raveonettes'in İstanbul konserini beklemeye değdiği kanaatindeler.
The Raveonettes hususundaki bilgisizliğimize rağmen, Mika'nın müziğine aşinaydık. Özellikle Linda, bir dönem yalnızca Mika şarkıları dinlemiş bir deliydi. Haliyle, "Mika'ya hazır mısın?" sorusunun cevabı bizim cephede kesinlikle evetti, hazırdık, artık başlasındı.
Ve işte Mika sahnedeydi. Konuşan bir bavulu, o bavulundan çıkmış nefis şarkıları, çizgi filmlerden fırlamış oyuncakları, rengarenk bir ceketi, kendi deyişiyle "aptal" bir orkestrası ve grubun 3. vokali gibi bir dinleyici kitlesi vardı. Haliyle konser konser olmaktan çıkıp da karnavala dönüşmekte gecikmedi.
Relax, Big Girl, Stuck In The Middle, Rain, Dr. John, Happy Ending derken, "hani nerede Grace Kelly?" dediğimiz anda o da duyuldu.
Gider gibi yapıp geri döndüklerinde ise, zincirin eksik halkası olan Lollipop geldi ve Mika'nın yarat(t)ıkları eşliğinde dans ederek vedalaştık. Konser bittiğinde Mika'ın konuşan bavulundan bende de olsa ve bana "hadi gitme zamanı bir yerlere,toparlan bakalım!" dese diye düşündüğümü anımsıyorum.
Miller Freshtival sahnesini bir anda karnavala döndürüveren Mika sayesinde bir kez daha şunu anladık ki, iyi müzik insanı içmeden sarhoş ve her şeye rağmen mutlu kılabiliyor. Geleceğe dair umutları tazeliyor, gelecek günlere karşı hazırlıklı kılıyor. İyi müzik insana insan olduğunu hissettiriyor!
Dip Sos;
Festival fotoğrafları için olay yeri muhabiri gibi çalışan Linda'ya teşekkür ederim. Başka fotoğrafları da görmek isterseniz, Friendfeed sayfamıza bakabilirsiniz.