17 Eylül 2009 Perşembe

Beşiktaş-Manchester United Maçından Tribün Notları : Hani Şans Bizim Elimizden Tutacaktı, Neden Bıraktı?





Bunu yazmaktan imtina ediyorum ama, damarlarımdaki kana kadar Beşiktaş'lı hissetmem en son 94-95 sezonundaydı. Her küçük kız gibi babamın dibinden ayrılmıyor ve Baba Hakkı'lı, Şükrü'lü, arka planında Şeref Stadı'nın çamurlu zemini olan efsane Beşiktaş öyküleri dinleyerek büyüyordum.


Sonra birşeyler oldu. Vakur, alçakgönüllü, tatlı-sert ve az biraz anarşist o takım gitti. Yerine kadrosunu saymaktan aciz olduğum, eskiden gelen tatlı muhabbet vesilesiyle saygım koruduğum ama eskisi kadar takip etmediğim bir Beşiktaş'ı kabullenmek zorunda kaldım. Eskiden televizyondan da olsa izlediğim maçlar artık o kadar da ilgilendirmez oldu. Beşiktaş taraftarlığım, arada sırada Fenerli arkadaşlarıma takılmak ve 2-3 futbolcusunu tanımak dahiline sıkıştı kaldı.



Bu haftanın başında gelen bir haber, artık hayatını çocukluğunu geçirdiği o güzel yalıyı hala üzüntüyle hatırlayan yaşlı kadın misali sahiplendiğim Beşiktaş taraftarlığımda yeni bir dönemin başlangıcı oldu: 15 Eylül'de oynanacak Beşiktaş-Mancherster United maçı için bir arkadaşımın (merhaba Gökçe! ) fazladan bileti vardı ve gidecek adam arıyordu, bahtına hatun çıktı. Yüksek beleşçi ruhumla bilete talip olduğum gibi siyah beyaz pöti kareli gömleğimi sırtıma geçirdim ve soluğu İnönü Stadı'nda aldım. Yani aldık.


Veee, yüksek gözlemci ve de gizli fanatik Beşiktaş'lı tavrımla gözümü ve kulağımı dört açtım ve 1-0 yenik kapadığımız maçı yine de keyifle izledim. İşte maç notlarım:


- Kadın güvenlik görevlileri erkeklerden daha erkeksi davranıyor. Bir tanesi, çantamın içindeki yeşil çekirge anahtarlığımı sertçe tutarak "Bu ne?" diye sordu. "Anahtarlarım" yanıtını alınca "Yeşil yeşil görünce çantanda canlı bir şey var sandım" dedi. Karşılıklı gülüştük, ortam yumuşadı.



- Daha maç başlamadan Beşiktaş tribününde hafif yollu bir keyifsizlik vardı. Meğer UEFA bizim Çarşı'nın simgesindeki "A" harfini anarşizm anlamına geliyor diye toplatmış. Sonradan nedenini öğrendiğimde içim cız etti, eski sevgiliyi hatırladım. Hayatımda gördüğüm en aklı başında futbol fanatiğiydi, üstelik endüstriyel futbola karşıydı.


- Çarşı, baştaki keyifsizliğe karşın, taraftarlık konusunda tüm takımların ağzını sulandıran tavrını sürdürdü ve harkulade tribün gösterileri ve taraftar marşları ile İnönü'yü yıktı. Hatta sonradan ailemizin haber kaynağı Twitter'dan öğrendiğim kadarıyla Beşiktaş tribününün şovu karşısında heyecanlanan maç spikeri "Atkılar, eller, her şey havada!" yorumunu yaparak televizyon başındaki milyonları dumura uğratmış. Ben oradaydım ve atkılar ve de eller dışında hiçbir şeyimizin havada olmadığı konusunda sizi temin ederim.




- Beşiktaş tribünü, yönetimin Tabata'ya çil çil sekizbuçukmilyoneuro saymasından fevkalade rahatsız. Arkamdaki taraftarın sözcükleri ile aynen aktarmam gerekirse "Ben bu Tabata'ya sekizbuçukmilyoneuro sayan yönetimin taaaaaa ..." Ehöm, neyse.


- Beşiktaş tribünü bir de Bobo'nun Mustafa Denizli tarafından kadroya alınmamasına hayıflanıyor. Delgado'nun takımda işi olmadığı kanaati de oldukça yaygın görülüyor.


- Herkes, ben de dahil, Beşiktaş'ın pire gibi bir forvet ihtiyacı olduğu konusunda hemfikir.


- Deli İbrahim, Manchester United'ın 25 numarası Valencia'yı tutmakta epeyce zorlandı.


- Maç boyunca Hakan kale vuruşlarında topu taca salladı durdu. En sonunda isyankar bir taraftar "Ulan ayağını şeyettiğimin Hakan'ı, şu topa doğru vur bir kere de be" diye haykırdı.


- Hakem maç boyunca Manchester United'dan yanaydı. Buna karşın, kimse hakemin cinsel tercihine yönelik herhangi bir pis imada bulunmadı.


- O 77. dakikada yediğimiz gol var ya o gol, boku bokuna yedik o golü.


- Az önce sözü geçen spiker, "hani şans bizim elimizden tutacaktı neden bıraktı'' demiş bir yerde. Fazla arabesk takılan bir arkadaş kendisi sanırım, sevdim.


Sonuç olarak, baktım ki ben bu taraftarlık mevzusuna geri döndüğüm için pek mesut oldum, daha sık periyodlarla maça gitme kararı aldım. Beşiktaş takımını beni bir sosyal sorumluluk projesi olarak ele alıp tarafıma Çarşı'ya yakın bir yerlerde çift kişilik kombine bilet hibe etmesini temenni ediyorum şimdi.


İnsan hayallerle yaşarmış. Hah, buyrun, 11. Bienal'in sorusunu da cevaplamış oldum böylece.


0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons