31 Temmuz 2007 Salı

Takeshi Kitano'dan İşitsel ve Görsel Bir Şölen: Zatoichi




Zatoichi'nin Soundtrack'inden bir parça



Takeshi Kitano, 1947’de Japonya’da doğar. Mühendislik okurken isyankar davranışları yüzünden okuldan atılır. Ünlü komedyen Senzaburô Fukami’den komedi, dans ve şan dersleri alır. Bir striptiz klübünde asansör görevlisi olarak çalışırken sahneye çıkacak olan komedyenin hastalanması üzerine yerine geçer ve gösteriyi gerçekleştirir. Daha sonra bir arkadaşı ile birlikte Japon televizyonları için hazırladıkları “The Two Beats” adlı programla ülke çapında üne kavuşur. Yönetmenin “Beat Takeshi” lakabı bu komedyenlik günlerinden kalmadır.

Kitano, oyunculuk kariyerine 1990 yılı yapımı Sono otoko, kyôbô ni tsuki (Violent Cop) adlı filmle adım atar. Yönetmenin hastalanarak filmi yarıda bırakması üzerine yönetmenliğe de yine aynı filmle başlamış olur. En bilinen filmleri Takeshis (2005-Yönetmen, Senarist, Oyuncu), Zatoichi (2003-Yönetmen, Senarist, Oyuncu), Dolls (2002-Yönetmen), Battle Royal (2000-Oyuncu) olarak sayılabilir. Japonya ve dünya sinemasının en değerli yönetmenlerinden biri olmasının yanı sıra Takeshi Kitano aynı zamanda diğer sanat dallarıyla da ilgilenmektedir.


Takeshi Kitano ile ilk tanışmam, Uluslarası Eskişehir Film Festivali’nde izlediğim Takeshis filmi ile oldu. Filmdeki ironi, görselliğe verilen önem, oyuncuların doğal performansları ve yönetmenin olmazsa olmazı absürd şiddet sahneleri ve iç içe geçen öyküleri ile alelade bir sinema deneyiminden çok daha fazlasını sundu ve izlerken çok keyif aldım. Filmin tek handikapı filmin son yarım saatinde sürekli tekrarlanan sahnelerin filmi uzatması ve sıkıcılaştırması. Kitano’nun izlediğim ikinci filmi olan Dolls (Bebekler) hakkında daha sonra yazacağım için atlıyor ve 2003 yapımı Zatoichi’den bahsetmek istiyorum.

Zatoichi filminden kareler: Zatoichi, Hattori (Ronin) ve Geyşa kardeşler Osei ve Okinu

Venedik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü kapan Zatoichi’de tuhaf yönetmenimiz Kitano, çok yönlü sanatçı kişiliğini harmanladığı bir eser sunuyor izleyicisine. Müziklerinden görüntü yönetimine kadar özenle kotarılmış bir yapım var karşımızda. Herbiri fotoğraf karesi olabilecek güzellikteki sahnelerde dünyanın en iyi görüntü yönetmenlerinden biri olan Katsumi Yanagshima’nın payını unutmamak gerek. Müziğin tarlada çapa yapan insanlarla ve yağan yağmurla senkronize kullanımı da filmi hatırlanır kılan diğer bir öğe. Görme duyusunu yitirmiş Zatoichi’nin güçlü işitme duyusu dünyayı algılamak için kullandığı en önemli silah. Filmdeki ses efektleri ve diğer işitsel unsurlar bunu iyi bir biçimde vurguluyor. Filmde sıkça kullanılan geri dönüşlerin (flashback) etkisiyle film biraz dağınık gibi ilerlese de da Kitano’nun öyküden çok görselliğe önem verdiğini düşününce bu durum bir sorun teşkil etmiyor. Kaldı ki Kitano, karakterlerini izleyiciye birbir tanıtıp kim olduklarını, nereden gelip nereye gittiklerini ve amaçlarını ayrıntılı bir biçimde anlatarak bu dağınıklığı topluyor. Ancak tek bir karakteri muallakta bırakarak bir Doğu gizemi yaratmayı ihmal etmiyor: seyirci Zatoichi hakkında kör bir masör olduğu, kumarbaz bir gezgin olarak köy köy dolaştığı ve kılıcını ustalıkla kullanması dışında pek bir şey bilmiyor. Kitano, baş karakteri için seyirciden esirgediği detayları filmin yan karakterleri için cömertçe kullanıyor. Mafya tarafından katledilen anne-babalarının intikamını almak isteyen iki geyşa kardeş-kardeşlerden biri erkek- ve hasta karısını tedavi ettirmek için Ginzo çetesinin koruması olan Ronin (Hattori)’nin geçmişlerinden detaylı olarak bahsediliyor. 19. y.y Japonyası’nda geçen film, erdem, intikam ve toplumsal hiyerarşi gibi Japonya’yı ilginç kılan bütün kültürel öğelerden yararlanıyor.


Filmde en çok güldüğüm sahnelerden biri: Türk sinemaseverler, Cüneyt abimizden dolayı bire karşı on kavga dövüş sahnelerine alışık. Zatoichi'deki çoğu sahne bu sebeple bize tanıdık gelecektir. Ama elin Japonu ironinin dozunu kaçırmış, Samuraylar'ın kimonolarının altından fırlayan beyaz donlara dikkat!


Japon sineması hakkında diğer ülkelerin sinemasına nazaran çok daha az bilgi sahibi olduğum için Takeshi Kitano’nun filmleri benim için Japon sinemasına giriş niteliğinde. Zatoichi ise İaido ve Kendo ile ilgilenenlerin ve Japon kültürüne merak duyan sinemaseverlerin ilgisini çekebilecek bir yapım.

Bağlantılar: Takeshi Kitano’nun özgeçmişini IMDB’nin yönetmen hakkındaki sayfasından çevirdim.

IMDB’de Zatoichi

Zatoichi: A Kitano Film


Son olarak Goddess Artemis'in Unutulmaz Uzakdoğu Filmlerinden Unutulmaz Replikler ve Sinema Günleri Vol.XIII: Takeshi Kitano ve Takashi Miike Özel Bölümü yazılarını okumanızı öneririm. Japon kültürüne ve Japonca'ya merakınız varsa yine Goddess Artemis'in hazırlamış olduğu Megami Sama's Blog ilginizi çekecektir.


3 yorum:

Goddess Artemis dedi ki...

Öncelikle;
Unutulmaz Uzakdoğu Filmlerinden Unutulmaz Replikler

Ardından;

Sinema Günleri Vol.XIII: Takeshi Kitano ve Takashi Miike Özel Bölümü

Kitano'dan mutlaka izlenmesi gereken filmler:

Sono otoko, kyôbô ni tsuki

Ano natsu, ichiban shizukana umi

Sonatine

Minnâ-yatteruka!

Hana-bi

Kikujirô no natsu

Aniki

Dolls

Ezgi dedi ki...

Goddess'cım,

Sen ne fevkalade bir hatun kişisin öyle!

Takashi Miike filmlerini derhal edinip izleyeceğim. Miyazaki (baba-oğul) da sırada.

Ama önermiş olduğun filmlerle Kitano serimi tamamlayayım bir an önce.:)

Teşekkür ederim!

Ezgi dedi ki...

Sinema Günleri bizim Eskişehir Film Festivali'nin eski adıdır, pek severim. Aramaz olur muyum, benim dünyamın orta yerinde sinema var!



Alternatif-İstanbul'un Blograzzi Sayfası

Türk Blog Yazarları Sayfası


Sevgiler ve teşekkür ederim...

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons