14 Temmuz 2007 Cumartesi

Küçük Özlemler'in En Büyük Eksiği


Bu acı verici fotoğraf, birileri tarafından şikayet edilmiş, akabinde yok edilmiş bir sokak köpeğine ve başında bekleyen yavrularına aittir.

Bursa’nın yerel bir gazetesinde Nilüfer Abla diye bir kadın varmış. Güzin Abla köşesinin onuncu sınıf karbon kopyası gibi bir köşede kendisine gelen mektupları yanıtlıyormuş. (Güzin Abla köşesini yazan Sayın Feyza Algan'ın sokak hayvanları konusundaki olumlu tavrını çok takdir ederim. Keşke karbon kopyaları da bu açıdan Sayın Algan'a benzeyebilselerdi). Şehirde ne sinirinizi bozduysa, ne gözünüze battıysa onu Nilüfer Abla’ya yazıyormuşsunuz, O da yetkilere iletip çözüm arıyormuş. Mesela Belediye Başkanına “başkan amca” diye hitap eden 13 yaşındaki küçük(!) bir kızımızın satırlarına Nilüfer Ablamız aracılığıyla kulak verelim:


“Nilüfer ablacığım ben 13 yaşında ilköğretim öğrencisiyim. Bizim buralarda önceleri sokak köpekleri vardı. Okula gidip gelirken çok korkardım. Bazı arkadaşlarıma da saldırmışlardı. Sonra Başkan amca (Recep Altepe) onları toplattı. Köpekler gitti ama şimdi binlerce kedi çıktı ortaya. Çok sağlıksız biliyorum. Ama Başkan amcaya söylerseniz sevinirim. Köpeklere barınak yaptıysa kedilere de yapar herhalde.”

Şimdi 13 yaşındaki küçük(!) yavrunun bu mektubuna Nilüfer Abla’sının cevabını okuyalım:


Özlem’in Başkan amcası tabi siz oluyorsunuz sevgili Recep Altepe. Özlem gibi bizlerde hayvan barınağından memnunuz. Sokaklarda artık başıboş köpek görmek mümkün değil. Ama Özlem değişik bir konuyu yazmış bana… Kediler ne olacak.
Bana fareli köyün kavalcısını çağrıştıran bu isteğe sıcak bakacağınızı sanıyorum
. Kedilerde en az köpekler kadar sakıncalı. Hayvan barınağının bir bölümünü kedilere açacak mısınız? Özlem merak ediyor.

Şimdi… Yerel gazete dahi olsa binlerce okuyucuya ulaşan ve onları etkileme gücü olan bir yayında kalem oynatanların canlı yaşamına kastetmeye, onları hapsetmeye, öldürtmeye, yok ettirmeye yönelik yayınlar yapmayı bir tarafa bırakın, kalemlerinden dökülecek tek noktalama işaretine bile dikkat etmeleri gerekir. En basitinden gazetede yazar sıfatını taşıyan biri dahi anlamındaki -de ekinin ayrı yazılacağını bilmelidir. Soru cümlesinden sonra soru işaretinin geleceğini ise taa ilkokulda öğretiyorlar. Yukarıda alıntıladığım paragraf olanca özensizliğiyle ÖSS sınavında dilbilgisi yanlışı bulma sorusu olarak kullanılabilir. Ama bundan daha da vahimi aynı paragrafın mantık hatası bulma sorusu olarak da değerlendirilebileceği durumudur. Şöyle ki: Kediler doğaları gereği barınakta yaşamayı bırakın toplu olarak aynı evde yaşamaya bile direnen hayvanlardır. Amcası eğer 13 yaşındaki küçük Özlem’i dinlerse köpek barınağının bir köşesine tıktığı kediler toplu yaşamaktan ve hijyen olmayan bir ortamda tutulmaktan hastalanacak ve sapır sapır dökülecektir. Tabi ki 13 yaşındaki küçük Özlem’in bu basit gerçeği bilmemesi kendinden çok ailesinin eksikliğidir. Tabi bu mesajı gerçekten küçük Özlem yazdıysa… Ben, 13 yaşındaki küçük Özlem’in bilgisayar başına geçip de bu denli sevgisiz bir mesaj yazıp Nilüfer Abla’sına göndereceğine ihtimal ver(e)miyorum doğrusu. Eğer bu önermem doğruysa asıl üzücü ve sinir bozucu olan 30-40 yaşlarındaki insanların küçük Özlem ağızlarını kullanarak sevimli olduklarına dair olanca inançlarıyla Başkan Amcalarına gönderdikleri katliam yönlendirmeleridir.

Küçük Özlemler'in ve ailelerin en büyük eksiklerinden biri de kırpıla kırpıla haftada iki saate düşürülmüş, o iki saate de beden öğretmenlerinin girip deve cüce oynattığı felsefe derslerinin yarattığı boşluktur. Eğer Türk eğitim sisteminde felsefeye hak ettiği değer verilseydi küçük Özlem’ler ve Nilüfer Abla’lar matematikçi ve filozof Pythagoras’ın (Pisagor) şu özdeyişinden haberdar olacaklardı: "İnsan kendisinden asagi canlilari yok etmeye curet ettigi surece saglik ve huzur yuzu gormeyecektir. İnsanlar hayvanlari katlettigi surece birbirlerini de oldurmeye devam edeceklerdir. Tabii ki cinayet ve aci tohumlari ekenler sevinc ve sevgi bicemezler."

2 yorum:

ezop dedi ki...

Ya biraz kaba olacağım, dayanamıyorum çünkü artık. Kendilerinden başka canlıyı düşünmeyen, onları "can" olarak kabul etmeyen bu bencil, bu kendini bilmez insanları tükürükle boğmak lazım...

Ezgi dedi ki...

Sevmemek kusur değil, korkmak suç değil ama eline geçen her fırsatta katliam borozancılığı yapmaya kimsenin hakkı yok.

Eline medya gücünü geçirmiş insanların "a" bile derken dikkatli olması gerekir, kaldı ki böyle fetvalar vermek... Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamak lazım.

Bugün sokaktaki kedileri barınağa tıkalım diyen Küçük Özlemler, korkarım ki yarın öbür gün kuşlara, martılara da takarlar. Hele mazallah Hitchcock'un Kuşlar'ını seyretseler belediyeden kuşlar için de barınak talep ederler.

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons