3 Mayıs 2007 Perşembe

*Sinema Günleri


Şu aralar gündem pek yoğun. Mezuniyet doludizgin yaklaşmakta, finans dersi başa bela olmazsa, ki bu gidişle olacak gibi gözüküyor, hayatın acımasız kollarına atılacak birer martı yavrusu olmamıza epi topu bir ay kaldı. Bu öyle 16 yaşında staj yapmaya başladım, yazları hep çalıştım, üniversitede gecenin yarılarına kadar garsonluk yaptım, para kazandım demelere benzemiyor. Zira bütün bu kariyer(!) süresince hep Hulusi Kentmenvari babacan işverenlerim ve iş arkadaşlarım oldu. Okul bitince acımasız bir çarka dişli olacak, köyden yeni gelmiş Kezban veyahut uçmayı dahi zor becerecek martı Jonathan gibi hissediyorum kendimi. Uyuduk, uyandık, uyuduk, uyandık, uyuduk, uyandık beş seneyi çıtır çerez gibi yedik, bacak kadarken ellerine düştüğümüz gencecik hocaların 35 yaşlarını gördük, kendimiz 20’yi aştık geçtik, 30’a 7 kala ne halt edeceğimizi bilmeden bir yöne doğru koşuyoruz şimdi de. Bütün bunları öğleden sonra Porsuk’a bakıp bakıp içlenirken Ülker’le de konuştuk, “bırakma nolur beni Ülker…” diye zırladım ben, “Ezgi, seneye bahar şenliğinde gelirsin di
mi?” dedi, “ne bileyim abi ben, seneye belki afedersin eşek gibi çalışmak da var bu zamanlarda… Daha yarını bile planlayamıyorken sen 365 koca günden bahsediyorsun. Tamam, bakma öyle…İstanbul-Eskişehir arası ne ki, atlar trene gelirim, unutacak değilim…”

İyi peki, okul bitiyor, giderayak bizim Sinema Günleri oldu mu size 9. Eskişehir Uluslararası Film Festivali? Artık hak etmişti, biz buralara ilk düştüğümüzde daha 4 yaşındaydı, emekliyordu. Türkan Şoray’ı falan dünya gözüyle yakından görmüştük sayesinde, iyi filmler izlemiştik koltuğa gömülüp. Sağ olsunlar hep sınav haftalarına denk getirirlerdi festivali, bu sene de sürpriz olmadı. Program oldukça yoğun, İstanbul Film Festivali’ni kaçıranlar doğru Eskişehir’e buyursun gelsin… “Bilekkesenler, Başkalarının Hayatı, Sherrybaby” leziz festival lokmaları. Bu programı kim hazırlıyorsa gözlerinden öpmek istiyorum, mio amico (kadim dostum) Visconti’den 5 film var… Festival programında Türk sinemasının 2005 ve 2006 yılında vizyona girmiş bütün Türk Filmlerine de yer verilmiş: “İklimler, Beş Vakit, Takva, Beynelminel, Kader, Dondurmam Gaymak, Sis ve Gece gibi. Bu festivali düzenleyenleri ikinci kez öpmek istiyorum ki “Ah Güzel İstanbul” ve “Ah Belinda” gibi iki Ezgi gözbebeği yer almış programda, “Ah Güzel İstanbul” bir kere daha tarafımdan seyredilecek. Bunun yanı sıra “Paris Sevgilim, Grbavica ve Pan’ın Labirenti” gibi vizyonun kaliteli filmleri de festival programında. Göze çarpan bir nokta da Eskişehir Film Festivali’nde her ülkenin sinemasından örneklere yer verilmiş olması, sinema tutkunlarını yutkunmaktan bitap düşürecek bir programla 5 Mayıs’ta açılacak bizim buraların festivali 10 gün boyunca şehri salladıktan sonra 15 Mayıs’ta nihayete erecek ve biz zavallı kulları sıkıcı yaşamlarımıza geri bırakacak. (kendim için demiyorum, benim dünyam sinema, dünyamın orta yeri sinema olmuş zaten, festival olmuş olmamış fark etmiyor.)

Bu da demek oluyor ki bir süre izlediğim filmlerden dem vuracağım buralarda, pek sevinçliyim bu nedenle. Bizim bu şehr-i Eskişehir’de baharlar çok güzel geçer, şenlikli geçer, cıvıl cıvıl geçer. Yine öyle bir baharı göz açıp kapayıncaya kadar tüketeceğiz ve bir defter kapanacak, daha kara kaplısı, daha ağırı, daha acımasızı, daha hata kabul etmeyeni açılacak…Ta ki bel bükülüp saç ağarana dek hayat gailesi sürüp gidecek, sonu zaten malum…

Programa şöyle bir bakayım neymiş derseniz işte linki… Eskişehir’de balık var mı diye soranı kötü yaparım ama, hayalgücünüzü çalıştırsanız Moby Dick’i bile görürsünüz. Biz gördük, Porsuk’ta yüzmekteydi.


*Ben nostalji yapıp festivalin eski adını kullanacağım.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons