26 Mayıs 2007 Cumartesi

İstanbul'a Sinematek Yakışır


2010 Kültür Başkenti İstanbul’un kültür-sanat dinamiğinde en büyük eksiği sizce nedir? Bu soruyu benim yanıtlamam gerekirse dünya sinemasından yapıtların arşivlendiği, izleyiciyle paylaşıldığı, tartışmaya açıldığı bir Sinematek’in olmayışı İstanbul’un büyük bir eksiği, düzeltiyorum, büyük bir ayıbıdır.

1960’ların nispeten özgürlükçü ve umut dolu ortamının etkisiyle 1965 yılında değerli yazar, araştırmacı ve düşünce adamı Onat Kutlar’ın öncülüğünde İstanbul’da ilk Sinematek’in açıldığını biliyor muydunuz? Dünya sinemasının en seçkin örneklerinin gösterildiği, tartışıldığı, genç sinemacıların yetişmesini amaçlayan kurum 11 yıl boyunca Onat Kutlar tarafından yönetilir. Türkiye’de ve dolayısıyla Türk Sineması’nda umut dolu yıllardır 60’lar. Toplumun baş etmek zorunda olduğu ağır koşullardan ve göçlerden bahseden filmler ardı ardına gelir ama anlatılan öykülerde umut hep ön plandadır. “Herşeye rağmen umut fakirin ekmeği, ye babam ye!” denebilen yıllardır 60’lı yıllar. Belki de bu nedenle 1960-1970 arası Türk Sinema tarihinin altın çağı olarak adlandırılır. Daha da önemlisi bütün kısıtlı imkanlara rağmen İstanbul’un Sinematek’i vardır…


Sinematek serüveni 12 Eylül 1980 darbesinin kara bulutları Türkiye’nin başında dolanmaya başlayana kadar sürer. Onat Kutlar “Sinema Bir Şenliktir” adlı kitabında “..Sinematek serüveni 12 Eylül 1980'de silâh zoruyla noktalandı. Ama film sürüyor. İstanbul Uluslararası Film Festivalinde ve genç sinemaseverlerin düşlerinde, İnatla, umutla ve keyifle. Bu kitapta okuyacağınız yazılar, bu uzun filmden izlenimlerdir; o 'aşk, ateş ve anarşi günleri' neden benimle birlikte altın çıkaranlara bir merhaba'dır.” satırlarıyla anlatır İstanbul’un en değerli hazinelerinden birinin kaybedilişini. Sene 2007, 80 yılında doğan darbe çocuklarının yaşı neredeyse 30’a geldi dayandı ama 47 yıl öncesinin kısıtlı koşullarında kotarılabilmiş Sinematek kurumu için bir girişim hala ortada yok. Alternatif-İstanbul’un yan menüsünde bulunan “Dünya’daki Sinematekler” başlığı altındaki linklere her bakışımda bu ayıbımız geliyor aklıma. Sinematek görevini üniversiteler ve kültür merkezleri bir ölçüde görmeye çalışsa da yeterli gelmiyor, Yeditepe kallavi bir Sinematek’i çoktandır hak ediyor. Aslında 12 Eylül 2005 yılında Levent Kültür Merkezi'nde Sinematek'in yeniden açıldığı ile ilgili kimi haberler okumuştum. Açılan bu merkez sahipsiz mi bırakıldı, yeterince tanıtılmadı mı ya da ne sorun yaşadı ki adı sanı duyulmaz, sözü geçmez, ayda bir etkinlikle yetinir oldu? İstanbul'a yakışır bir Sinematek girişiminin temelleri halihazırda atılmış durumdaysa geliştirmek için taşın altına elimizi sokmak lazım. Sinematek gibi bir kurumun doğru çalıştığı taktirde İstanbullular tarafından sahipsiz bırakılacağına inanmıyorum.

Ek: Konu hakkında bilgisi olanların bana yazmasını önemle rica ederim. Sinematek projelerinde yer almak, tartışmalara katılmak ya da bilgi alışverişinde bulunmak istiyorum.

Bağlantılar: http://www.cinematheque.fr/

http://hcl.harvard.edu/hfa/

http://www.sfcinematheque.org/

http://www.cinematheque.ch/


0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons