Türk insanının aklının başına hep son dakikada geldiği konusunda itirazı olan var mı bilmiyorum.. Ben bu “yumurta kapıya dayanınca”lığımızı Akdenizli oluşumuza yorardım.Ta ki bir gün Yunan hocam –kulakları çınlasın- Petros Iosifidis, biz Türklerin hep son dakikacı olduğunu o son anda yetiştirmek için çırpındığımız essayleri teslim anında yüzümüze vurana dek..
Zira biz Türkler dışında okuldaki tüm Akdenizli öğrenciler vakitlice işlerini güçlerini bitirmiş, okulun pubında içkilerini yudumlarken bizim sağımızdan solumuzdan önümüzden arkamızdan terler boşanıyordu.
Sigara yasağı konusunda da aynı son dakikacılığımızı sergilediğimizi düşünüyorum. İşin hukuki boyutuna girmeyeceğim. Ortada bir yasak var ve bu yasağın doğurduğu ciddi ekonomik ve sosyal sonuçlar var. Ama öte yandan uzun zamandır gündemde olan bu mevzuyu son dakikaya kadar enine boyuna tartışmayan esnaf ve tüketiciler var.
Baştan söyleyeyim, sigara içmiyorum, hatta paketine bile dokunmamayı tercih ediyorum, midemi bulandırıyor.Kokusu da keza öyle.Ama bu toprakların bir insanı olarak sigara içen insanlarla sosyalleşirken şu 25 yıllık hayatımda hep ılımlı taraf olduğumun da göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bunca yıldır gittiğimiz mekanlarda nefes alamasam da, üstüm başım pis koksa da eğleniyor olmayı lanet etmeye ikame etmeyi bildim.
Ta ki sigara yasağının tıpkı bizdeki gibi uygulandığı bir ecnebi şehrinde yaşamaya başlayana kadar. Kimileri bizim uygulamamızla o ülkeninkini aynı kefeye koymasa da benim gözlemim şuydu:
“Kapalı mekanlarda, eğlence merkezi dahi olsa sigara içilemez.”
İşte bu yasağı ve sonuçlarını bizzat görüp deneyimledikten ve üstüne üstlük çok da memnun döndükten sonra, Türkiye’de uygulanacak olması ilk aşamada çok memnun etti.Ta ki bir ay içerisinde olan bitenleri görene kadar..
Dün Ezgiyle rakı keyfi yapmak üzere Asmalımescit’e doğru yürürken fotoğraflarını gördüğünüz protestoyla karşılaştık. İstanbul’un çeşitli semtlerine ait sokak adlarını ellerine taşıyan mekan sahipleri sigara yasağı uygulaması nedeniyle yaşadıkları maddi zararın telafisini, daha da ötesi yeni bir çözüm önerisini talep ediyorlar.
Açıkçası müdavimi olduğum mekanların sırf bu yasak nedeniyle sinek avlaması içimi acıtıyor. İçeri girdiğimde “oo Ali beyler de buraymış” “ Ayşe Hanımlar da gelmişler” muhabbetinin yerine “aa Aliler yok mu ?” ya da “Ayşeler yine mi evde bu gece” sorularıyla takas etmek can sıkıcı..
Öte yandan mekanların boş oluşlarına sebebiyet veren sigara içenlere de hem kızıyorum hem de anlamaya çalışıyorum.Evet, elbette eğlenirken sigara içmenin verdiği keyiften mahrum kalmak istemiyorsunuz. Eyvallah ama bu keyfiniz uğruna sevdiğiniz mekanların göz göre göre kapılarına kilit vurulmasına nasıl seyirci kalabiliyorsunuz?
Sigara yasağı vapurlarda uygulamaya konduğunda pek inanmamıştım insanların uyacağına ama şimdi aradan geçen bir yılın ardından görüyorum ki “bal gibi de uyuyorlar”. Hala gizli saklı içenler var elbet ama tek tük..Yasağın AB’ye uyum, demokratikleşme kılıfıyla yutturulmaya çalışılmasına ise afedersiniz ama k.mla gülüyorum.
Mekan sahiplerini, kullanıcıları ve yasağı koyanları eşit derecede memnun edecek bir çözüm olabilir mi bilmiyorum.En azından kendi deneyimimden yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki, kış geldiğinde insanların sigara nedeniyle mekan önlerinde toplaşmaları ile yeni bir tür kamuoyu -public sphere- oluşacak.İşin sevindirici yanı ise bu sosyalleşme biçiminin sigara içen içmeyen birçok insanın elini yüzünü gözünü açacak olması.
Biraz sabretmek gerek..
0 yorum:
Yorum Gönder