Bir varmış bir yokmuş..
Daha MP3'ler kasetlerin, blue rayler vhs'lerin tahtına oturmamışmış..
İşte bu vakitlerden birinde Gökşen isimli mini mini bir kızın sesini kaydetmiş sevgili kuzenleri kasete.
Evet bu ben oluyorum. Bahsettiğim kaset ise bildiğiniz amatör bir röportaj kaydı. Seneler sonra elime geçtiğinde gülmekten gözlerimden yaşlar geldiğini hatırladığım bu kayıtta kendime ait özel sırları bir bir ifşa ediyorum. Gezegen üzerinde bu kadar çok mekan değiştirmeseydim kaseti kaybetmez sizinle de paylaşırdım. Belli mi olur belki ortalığı biraz toparlar ve uslu olursam şirinlerle birlikte kaseti de bulurum.
Mevzu bahis röportaj esnasında bir dizi soru soruluyor bana. Bunlardan zihnime kazınan birkaç tanesini paylaşacağım sizinle ve ardından asıl mevzuya geçeceğim.
Kuzenlerden en afacan olanından geliyor bir soru, vücudunda en çok nereyi beğeniyorsun diye, düşünüyorum mırın kırın ediyorum ve "saçlarım" diyorum. Not: saçlarım o vakitler kısacık..
Bir başka soru geliyor, en sevdiğin kıyafetin hangisi diye. Yine birkaç saniyelik düşünme faslı ve cevap "Nükhet teyzemin diktiği mavi elbise". Neden diye soruyorlar devamında, cevap gayet net, "çünkü kimsede yok".
O zamandan beridir giydiğim bir nesneyi başkasının üstünde gördüğümde nedense utanırım. Sırf üniversitede ders veren asistan benimle aynı üstü (top) giyiyor diye ilk dersin sonuna hiç üşenmeden eve üstümü değiştirmeye gitmişliğim bile var. Ya da bulunduğum mekanda benimle aynı elbiseyi giyen birini görünce acilen alışveriş yapmışlığım. Artık birazcık da olsa akıllandığımdan bu denli saçmalamıyorum elbet, en azından eskisi kadar rahatsızlık duymuyorum bu "pişti" olma durumlarından.
Bu yazdıklarımı okuyanlar butiklerden alışveriş yaptığımı ya da yalnızca özel tasarım giydiğimi düşünebilirler ama tabi ki yok öyle birşey. Malesef Nükhet teyzemin kendi kızını dünyaya getirmesi ile şahsıma özel tasarım kıyafet giyme devrim de altı yaşımda son buldu.
Söylemeyi unuttum sanırım, bahsettiğim ses kaydı benim 4 yaşında olduğum zamanlara denk geliyor.
Moda konusunda bilirkişi olduğumu iddia etmesem de gezip görmek ve de gözlemlemekten kaynaklı az çok bir algı açıklığım olduğunu söyleyebilirim. Uygulamada başarıya ulaştığımı söyleyemem ama yine neler olup bitiyor takip ederken eğlenirim. Hatta Melis Alphancılık oynamaktan da bol keyif alırım..
Bu kadar zırvalamayı aslında yarın başlayacak İstanbul Moda Günleri (İstanbul fashion days) etkinliği hatrına yapıyorum.
İTKİB ve Moda Tasarımcıları Derneği (MTD) işbirliği ile Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek olan Istanbul Fashion Days (IFD), 26-29 Ağustos 2009 tarihleri arasında güzeller güzeli, kıskanılası İTÜ Taşkışla Kampüsü'nde moda severlerle buluşacak.
Önde gelen moda tasarımcılarının defile ve butik fuar organizasyonu olan ISTANBUL FASHION LAB, IFD çatısı altında Türk tasarımcılarının çizgilerini dünyaya yansıtırken hazır giyim firmalarına odaklanan BRANDIST ise markaların defile ve fuar platformu olacak.
Genç moda tasarımcıları için de önemli bir platform sunarak, sektöre adım atmalarını sağlayan, İTKİB Genç Moda Tasarımcıları Yarışması ise bu yıl ilk kez KOZA adıyla IFD bünyesinde devam edecek.
Bahar Korçan, Arzu Kaprol, İdil Tarzi, Hakan Yıldırım gibi birçok önemli ismin koleksiyon sergileyeceği etkinliği biz Alternatif İstanbul ekibi olarak elimizden geldiğince, işten vakit buldukça takip edeceğiz.
Özellikle Ezgiyle ben cuma akşamı gerçekleşecek Bahar Korçan'ın "Kabullen ya da Değiştir" temalı 2010 Yaz koleksiyonunu merakla bekliyoruz. Kendisinin sosyal medyayla olan son dönemdeki yakın ilişkisini de tebrik ve takdir ediyoruz.
Ayrıntılar birkaç gün sonra burada..
0 yorum:
Yorum Gönder