8 Kasım 2010 Pazartesi

Cangıl-ı İstanbul'da Hayatta Kalmaya Çalışmak

8 Kasım gecesi Model adlı müzik grubunun üyelerinin İstiklal Caddesi'nde başına gelen olayı 'neden, niçin' diye sordukları sorulara verebilecek gerçek bir yanıtım olup olmadığını düşünerek paylaşıyorum. Linç kültürü, varoş isyanı, arka sokak kini gibi sosyokültürel sebepleri düşünmeye mecalim yok; sadece bu yaşanan olayı noktası virgülüne kadar olduğu gibi iletiyorum.



'Öncelikle şunu söylemeliyim: iyiyiz. vücudumuzdaki çeşitli morluklar ve ezikler dışında hiçbir problemimiz yok. ortopedist kuzenimi de aradım rapor verdim tehdit oluşturacak bir durum da yok. dakika dakika rapor alıyor benden zaten. kırık-çıkık, kısaca risk oluşturan hiçbir durum yok. yani telaşlanmanızı istemiyorum.



şimdi olayı anlatmaya geçiyorum:



yaklaşık iki saat önce, davulcumuz aşkın, vokalistimiz fatma ve ben galatasaray'daki stüdyomuzda kayıtlarımızı bitirmiş eve doğru yola çıkmıştık. gayet neşeli ve heyecanlıydık. istiklal'deki mc donald's ın oraya geldiğimizde yaklaşık 50-60 kişilik bir kasımpaşa taraftar grubu "beşiktaş ananı sikmeye geldik!" şeklinde bağırarak caddede yürüyordu.



o noktadan sonra gelişen olaylar nasıl gelişti inanın çok net analiz edemiyorum. ön sıradaki 4-5 kişilik bir grup arkamızda artık bir beşiktaş'lı mı gördü, yoksa benim altımdaki siyah-beyaz eşofmana mı takıldılar bilemiyorum.




bakın arkadaşlar abartmıyorum, en az 50 tane gözü dönmüş adam, size şu an tarif edemeyeceğim bir şiddetle bize vurmaya başladı. inanın ağzımızdan ne tek bir kelime çıktı, ne adamlara bir bakış attık. sadece üzerimize öldürmek için gelen 50 tane adam gördük.



öldürmek için vuruyorlardı arkadaşlar. insan evladı, bırakın insan evladına, önündeki boş kutuya bu hırsla, bu kuvvetle vuramaz.




arkadaşlar, hepsini geçtim. biz iki tane adamız. evet buraya kadar bile "insan" olanın aklı almıyor. yanımda 1.55 boyunda 45 kilo bir kadın var. aklınız, dimanız alıyor mu a dostlar?




ne "abi bizim bir alakamız yok" demeye takatiniz var, ne de bunu duyacak adam. ortada durumu fark edecek ne bir polis var, ne de onların biz ölmeden bizi kurtarmasına yetecek zaman.




ben fatma'nın üstüne kapaklanmış kaçırmaya çalışırken, tam birileri dolu bir bira şişesini aşkın'ın sırtında patlattığı sırada mc donald's dan insanlar bizi içeri çekti, ben fatma'yı yaka paça içeri fırlattım ve kapılar kapandı.>



arkadaşlar eğer bizi kurtarmasalardı, size teminat veriyorum ölmüştük. hiç şansımız yoktu. inanın durumun şokuyla abartmıyorum. ben kimsenin kimseye böyle vurduğunu görmedim hayatımda. ben böyle bir şeye tanık olmadım.



şimdi, eminim şu ana kadar bir çoğunuz yapmıştır, ama kendinizi benim yerime koyun.





istiklal caddesi.




istanbul.




2010.




saat 22:30
.




3 genç
.




üzerimizde provakatif hiçbir kıyafet yok.




ağızlarımızdan çıkan tek bir kelime yok.



o tarafa bakmıyoruz bile.



beşiktaş'lı bile değiliz anasını satayım!




ben takım tutmuyorum, maç bile izlemem ben!




50 tane gözü dönmüş adam yalnızca saf bir nefretle öldürmek için size vuruyor.




yanınızda canınızdan çok sevdiğiniz 1.55 boyunda 45 kilo bir bayan, sizin kalçanıza, göğsünüze,
bacaklarınıza, kafa tasınıza, her yerinize gelen öldürmek amaçlı ve zaten ölümcül darbelerden nasibini almasın diye kapaklanmış sadece "abi bizim alakamız yok!" diye bağırıyorsunuz.




ve sonra tesadüfen bir kaç kişinin sizi açık kapıdan içeri çekmesi sayesinde canınızı kurtarabiliyorsunuz.




benim yerimden düşünün.





şimdi beni bu insanları sevmeye kim ikna edecek?




beni bu "güzel" ülkenin "güzel" insanlarını sevmeye kim ikna edecek?



bu insanlar ezilmesin diye eylem yapmam için beni kim ikna edecek?





sevdiğimin istanbul'unu temiz tutmak için ben motivasyonu nereden bulacağım?




ben bu ülkeye neden emek vereyim?




ben, bu insanların teker teker, istisnasız, sorgusuz sualsiz katledilmesine neden karşı çıkayım?




bırakın bana, "aslında onu oraya getiren şartları tartışmak lazım," ayaklarını.




sen orada değildin. orada ölmek üzere olan bendim, ben. sebepsiz yere. yok yere. ben müzisyenim. ben albüm kaydediyorum. ben üniversite öğrencisiyim. ben 23 yaşındayım. ben hiç suç işlemedim. ben kimseyi kışkırtmadım.




bana bu insanların neyini savunacaksın?




ben neden bu insanları öldürmek istemeyeyim?




bana bunu açıklayın.



ben neden bu insanların benimle eşit olduğunu düşüneyim.




neden yaşama hakları olduğunu savunayım?



işte ilkin böyle düşündüm. aslında hala da biraz böyle düşünmüyor değilim.





her şeyi bırakıp kaçmak istedim sadece.





hiç kimse hiçbir şey için değmez dedim.





hele bu ülke. hele bu insanlar.






bırakın bana "geri bıraktırılmış" ayaklarını, dedim.





onlar bu ülkedeyse ben de bu ülkedeyim.





ben onlardan çok daha fakir büyüdüm.





ben onlardan çok daha fazla ezildim. bunları kuşkusuzlukla söyleyebilecek kadar sert geçti çocukluğum benim.




bu insanlar daha geçen günlerde, şehit anneleri için imza toplayan adamları dövdüler. evet yine kasımpaşa taraftarları.




bugün rastgele 3 genci öldürmek istediler?




biz bir grup genç olarak, çok ciddi çevreci-aktivist bir hareketin teorik altyapısını oluşturmakla meşgulüz şu aralar.




şimdi beni devam etmeye kim ikna edecek?




bu insanlar için çaba sarf etmeye beni kim ikna edecek?





ama işte!





bunları yazarken bile kendime inanmıyorum.




çünkü eminim, yarın bin katı hırsla sarılacağım o projeye. bir istiyorsam bin istiyorum şimdi. sebebini bilmiyorum ama öyle. içimden öyle geliyor işte!





gece gece kafanızı şişirdim.





sadece neyle karşı-karşıya olduğumuzu, neyi değiştirmeye çalıştığımızı en çıplak gerçekliğiyle karşısında nefes alırken görmüş birinin birinci ağızdan düşünceleri bunlar.





şimdi iyi sayılırız. biraz kas gevşetici, ağrı kesici aldık.




vücudumun her tarafı mosmor, ezik ve çürük içinde.




sevgiler.'




mor.




can temiz.



Kaynak

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons