Sonra bir arkadaşım aradı. "Kurtuluş'ta saatlerdir elektrik yok Ezgi" dedi. "Bu mu Avrupa Kültür Başkenti şimdi?" diye de ekledi. Zaten bugün düzenlenecek resmi törenlere bakaymışım görürmüşüm. Yakışır mıymış canım İstanbul'a bu program? Hanimiş alt kültür, hanimiş alternatif sanat? Hanimiş İstanbul'u İstanbul yapanlar? İstanbul sadece semazen mi demekmiş, yoksa çay ve simit mi? Eksikmiş İstanbul kültür başkentliği yolunda, üstüne üstük yaşanmaz bir şehir olma yolunda gidiyormuş. Öyle bir trafik olacakmış ki 16'sında, insanı cancağızından bezdirirmiş.
İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti payesini bugün yapılacak törenlerle resmi olarak alıyor. Kutlamalar kapsamında Taksim’de Tarkan, Kadıköy’de Mor ve Ötesi, Beylikdüzü’nde Nil Karaibrahimgil, Sultanahmet’te Mercan Dede, Pendik’te Kıraç ve Bağcılar’da Zara sahnede. İnsan ister istemez soruyor, İstanbul'un adına sanına yakışır kutlama bu mudur? İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı websitesindeki etkinlik takvimine bakıyorum: Hani İstanbul'un dillere destan gustosu? Hani gastronomi, hani yemek kültürü, hani şehrin efsaneleşmiş mitleri? Nerede henüz yeni oluşmaya başladıysa da adından söz ettiren sokak kültürü? Hiç mi gelmedi elinize böyle projeler sayın Ajans yetkilileri? Cevap "hayır gelmedi" ise, dönüp kültüre yön veren kurumlara, organizasyonların dönüp ekiplerine bakması gerek. Yaratıcı kişilere ne denli kadrolarında yer veriyorlar? Projelerinde samimiler mi yoksa "yağma Hasan'ın böreği bu" mantığında mı düşündüler?
Ben kendi adıma, İstanbul'un Kültür Başkenti misyonuna uygun dinamiklikte bir iletişim ağı kurulduğunu düşünmüyorum. Ne kültür kurumlarıyla, ne sanatçılarla, ne İstanbullularla, ne de dünyayla. Merak ettiğim birkaç şey var, mesela bu büyük proje kapsamında önümüzdeki günlerde nasıl bir iletişim çalışması yürütülecek? İstanbul'un Kültür Başkentliği interaktif ve sosyal medyada ne derece yankı bulacak? İletişim ağına hangi medyalar katılacak? Ve sonuç olarak İstanbullu "kültür başkenti" payesini ne derece sahiplenecek?
0 yorum:
Yorum Gönder