Demişler. Bana yetmez. Hemen Myspace.com/Jimmy Edgar açılır. Görülür ki, Jimmy yarın Madrid'de, akabinde Cumartesi günü İstanbul sahnesinde. Dakika 1, gol 1, iki aşığı olduğum şehir, 24 saat içinde. Sonra Jimmy demiş ki; "kırmızı ve turuncu dudaklardan, şehirden, tırnak cilalarından, renklerden, modadan, kadın ve erkek anatomisinden, ayın evrelerinden, ışıltılardan, yalanlardan, yabancılardan etkilenirim. Müziğim, sevişmelerinizin ritmine, gizemlere, neon ışıklı kulüplere, striptiz kulüplerine, halının altına süpürülmüş hayallere, kalp kırıklıklarına, akıl oyunlarına ve erotik deneyimlere benzer."
Ne dersiniz? Bir cumartesi akşamı evden çıkıp kendinizi önce Beyoğlu'na, sonra da Ghetto'ya atmaya değer mi?
Cumartesi notu: Jimmy Edgar'ın Radikal'de yayınlanmış röportajı. İstanbul'un gece hayatının bence en dikkat çekici olgusu olan "konserlerde öpüşme" modası, Jimmy Edgar'ın dikkatini çekmiş. O "ateşli" diyor buna. Bu akşam gerçekleştireceği performansı "Seksi, tempolu, yenilikçi, taze, funky, vokalli ve sytnh sololu bir müzik. Sanki fütüristik bir Prince makinesi gibi. Senkronize kalp atışlarının dans edişi gibi." olarak tanımlamış. Bu Jimmy, insanları taa konser öncesinden havaya sokup, ortamdaki titreşimi kendi performansına yarayacak şekilde ayarlamak niyetinde anlaşılan. Bakalım İstanbul'un Akdeniz'li ritmi ile Jimmy'nin Detroit hiperaktivitesi nasıl bir ambians yaratacak?
0 yorum:
Yorum Gönder