Sıcak yaz günlerinin hafif esintili akşamlarında yapılabilecek bir dizi aktivite olabilir. Hele de İstanbul'daysanız, birbiri ardına gelen konser ve festival haberlerine kulak tıkamak imkansız hale gelir.
Ancak Temmuz ayı için (ki umarım Ağustos'ta da devam eder) size önerebileceğim başka bir etkinlik daha var.
Son dönemde dizi setlerinin, amerikan askerleri gibi konuşlandığı Kuzguncuk'ta, hazır herkes yaz tatiline girmişken, sessiz sakin ama bir o kadar eğlenceli bir akşam geçirmek isteyenlere, eskiden Marko Paşa Köşkü olarak bilinen ancak şimdilerde Kuzguncuk İlköğretim Okulu olarak mini mini bir, akıllı ikilere eğitim ve öğretim verilen mekanda açık havada sinema gösterimine gitmelerini öneririm.
Kuzguncuk İlköğretim okulu ve Kuzguncuklular Derneği işbirliği ile kurulan “yazlık sinema ” İstanbul’un en eski ve şirin yerlerinden Kuzguncuk’ta bir nostalji yaşatıyor.
Yazlık sinemaların vazgeçilmezi olan patlamış mısır, çekirdek, çay-kahve eşliğinde haftanın 6 günü (pazar hariç) her akşam 21:45'te başlayan gösterimlerle Kuzguncuk'a teşrif edenler keyifli akşamlar geçiriyor.
Temmuz ayı programını aktarayım istedim ancak malesef bir yere koymamışlar. Liste elime geçer geçmez ileteceğim.. O vakte kadar FaceBook grubundan günlük programı takip edebilirsiniz.
Sanırım etkinlik kapsamındaki tek eleştirim de bu olacak. Yazlık sinema denilince, açıkçası aklıma ilk olarak eski Türk filmleri gelmişti, hani şöyle Şener Şenli, Kemal Sunallı, Adile Naşitli olanlarından..
Ancak en azından temmuz programından hatırladığım kadarıyla aralarında Jim Jarmusch, Jean Luc Godard gibi yönetmenlerin bulunduğu program, kimi izleyicilerin ilgisini çekmek isterken kimilerini uzaklaştıracak gibi göründü gözüme..
Yine de arkadaşlarla gidip, Kuzguncuk'ta güzel bir akşam geçirmek, film gösterimi ardından sahile inmek, insanın damağında "sayfiye yerinde" olma tadını bırakıyor.
Ertesi gün erkenden işe gitmek zorunda olduğunuzu adınız gibi bilseniz bile...
1 yorum:
Benim de aklıma Türkan Şoray'ın Sultan filmi geliyor. Hani bunlar mahallecek sinemaya giderlerdi, çekirdek çitleyip sümkürerek ağlayana mendil uzatırlardı felan. Gerçi o filmdeki sinema kapalıydı ama ne de olsa ritüel aynı.
Ananemler tuvalet kağıdı rulosu alırlarmış yanlarına yazlık sinemaya giderken, hem kalabalığa anca yeter, hem de yumuşak ve hesaplı diye.
Ben de Eskişehir'deyken Selvi Boylum Alyazmalım'ı izlediydim yıldızların altında, ne güzeldi.
Yorum Gönder