İstanbul’da, vapur ve deniz otobüsü iskelelerinin yanına konuşlanmış çay bahçeleriyle ilişkiyi güzel deniz manzarası ve kablosuz internet ile sınırlamakta fayda var. Aksi taktirde küçük bir bardak çayı ve içinde peynirin esamesi okunmayan kaşarlı tostu 5 ytl gibi bir fiyata satmaları yetmezmiş gibi garsona günaydın demenizle potansiyel “iş atan fingirdek hatun” görülmeniz bir olur. Tabi bay garsonun müstakbel zamazingosu olarak işletmede gördüğünüz muamele de fevkaladedir. Hesap istemek için garsonu çağırdığınızda yanındakiler size çaktırmadıklarını sanarak “Ştt, oğlum bak, seninki çağırıyor…” derler. 5 lirayı paşa paşa ödeyip kafanız önde, yürür gidersiniz. Geviş getirir gibi bir sesle “hanfendi, iyi günler!” dediklerini duyarsınız.
Derin bir nefes, sonra yola devam.
Ama bu İstanbul denen memleketin bütün sahillerindeki çay bahçeleri de mi böyle olmak zorundadır?
Bari şu tostu adam gibi yapsalar…
3 yorum:
hele beşiktaş'taki kadıköy iskelesinin yanındaki yerler yok mu? fiyatların kazık olduğu yetmiyormuş gibi garsonlar bir çayı + tostu + zıkkımı 5 dakikada içip+yiyip+defolup gitmenizi bekliyorlar. bu işletmelerin ruhsatını iptal etmeli de kim nasıl yapacak. belki de tüketici derneklerine, belediyeye şikayet etmeli.
Kimi kime be anselmo beycigim, kimi kime şikayet edeceksin?
Dene, yenil, dene daha iyi yenil diyen Brecht'in gözünü seveyim, Türkiye'de yaşasaydı ne manzumeler daha bulurdu.
Şikayet et, avucunu yala, pes etme, bi daha şikayet et, avucunu daha iyi yala...
yalamakla avuç içi aşınmaz;)))
shut up and yalamaya devam;)
Yorum Gönder