Seyahatleri severim, evden çıkması olmasa…
Hayır, kesinlikle yanlış yazmadım, seyahatleri seviyorum ama evden çıkması olmasa…
Çelim çelim çeliştiğimin pekala farkındayım ama ne yapalım, seyahat etmeye bayılıyorum ama sıra evden çıkmaya gelince afakanlar basıyor.
Gecegidenlerdenim ben bir yerlere… Gece otobüs camından dışarı, ama yola değil, gökyüzüne bakmayı severim. Küçükken 20’den fazla yıldız sayarsan donar kalırsın demişti biri, diyenin uydurduğunu öğreneli yıllar oldu. Gece, şehrin çok dışında yollardan geçerken yıldızlar tepene üşüşüyor. İzle, izle dur yol boyunca…Tekerlekler yolu yesin, bitirsin. Pillerin bitene kadar tek bir şarkı dönüp dursun müzikçalarında… Hayko Cepkin söylesin:
çekilin görmem körüm ben
onun için bu dünyayı ben ezer geçerim
özümdür dönmem sözümden
bu yüzden bu dünyada ben sevilir severim
Bu adamı ilk dinlediğimde “aman bre, ne ses var p.zevenkte” demiştim içimden. Yırt gırtlağını, yırt gırtlağını, sonra şaşkoloz kızın biri otobüste dinleyip yıldız saysın. Sonra desin ki, sıkıldığın yerde durma, uç git.
Ez geç… Uç git... Durma koş…
Sirenlere yem ol.
İstanbul’un büyük bir eksiği var. İstanbul’da cırcır böceği yok. Cırcır böceği sesiyle uyumak ve yıldız saymak, geri dönüşü zor kıldı.
Seyahat etmek güzel, evden çıkıp yeniden girdiğinde bıraktığın yerden başlamak olmasa…
So, tell the boys, I’m back in town.
10 yorum:
pek güzel... sen gez; apartımanının kedilerine biz bakalım... yazık çocuklar delirmiş açlıktan; benim apartmanın nevalesine saldırdılar geçen... bi sarman, bi de platin renkli-evden de kaçmış gibiler- bana iltica ettiler geçen...
al kardeşim sokağının kedilerini ya da gezginlik de bitsin gayrı, kış geldi...
Hiç düşünmemiştim bu kalabalık şehirde cır cır böceklerini, gerçekten güzel olurdu onların sesini dinlemek , geceleri sokakların ışıltısına rağmen kuytuda görünen ateş böcekleri seyretmek. Ah çok güzel olurdu.
Sene 1995...Şöyle bir dörtlük yazmışım kendime özel defterime. "En çok ağustos böceklerinin sesini özleyeceğim geride kalan şu yitik yazdan.
Ne Ali'nin ne Veli'nin ne Mehmet'in,
hiç birinin yeri yok gönlümde. Ağustos böceklerinin sesi dışında."Evet Ezgicim İstanbul'daki en önemli eksiklerden biri belki de bu seveni için. Ben hala duyabiliyorum seslerini gece yastığa başımı koyduğum anda. (ağustos böce=cırcır böce-bilmeyenlere dipnot):))
Özgür,
Ama onlar hepimizin yavruları... Senin apartumanın, benim apartumanım mı var? Bizim karşı apartumanda bir teyze var, o da tavuk neyin veriyor, demek sana iltica edenler sebeplenememiş, yazık.
Çilek Reçeli,
Evim sakin bir sokakta olduğundan hala martı sesleri ve kuş cıvıltısıyla uyanabiliyorum ama yıldızları gece yolculuklarındaki kadar net göremiyorum. Yerleşim birimlerinin uzağından geçerken yıldızlar uzansan tutabileceğin kadar yakın.
Cırcır böcekleri ise duyulmuyor ne yazık ki, İstanbul'dan kaçtığım 3 gün boyunca onlarla uykuya daldım, dünyanın en güzel ninnilerinden biri.
Olsalar keşke ama bu kadar kirliliğin içinde nerde barınacaklar?
Ezop'cum,
Sene 2007, ben de sanal günlüğüme benzer bir not düşüyorum. Ne şanslısın ki hala o ritmik sesle uykuya dalabiliyorsun, biz şehirlilerin uykularını ise kamyon kornaları bölüyor.
uzun yolları severim oldum olası... bizi sorunlarımızdan uzaklaştırdıklarına inanırım ki öyle... beni uzaklaştırıyr karmakarışıklığımdan... bir hafta br yerdeyim bir hafta bir yerde... ve hep bir hafta boyunca bulunduğum yerden kaçma isteği uyanıyor içimde...
durduğum yerde yolda giderken kulağımda müzik dinlerken uzaklaştığımı düşünürüm geride bıraktığım onca şeyen...
sende boşver ayrıl gitsin ede bi yerekamıyor n e olsa:)
benim yan bahçemde hala(şapkalı) ateş böceklerinin ışıltıları var...
gerçekten ziktk biz doğayı, şehirleri "ur"laştırdık, kalan böceklerimizi, köpeklerimizi, kedişlerimizi yaşatmaya, beslemeye çalışıyoruz...
aslolan doğayı kurtarmaktır,ASFALTI YERİNDEN KALDIRMAKLA başlayacak yeni hayatımız... gerisi debelenme şu urlu hayatımızda...
Nakhar,
Biryerlere gitmeden de kopabilen gündüzdüşçülerindenim ama yine de kopayım gitsin, değil mi?
Özgür,
Hala var olmaları bu bencil, kendini bir halt sanan insanoğluna verilen en güzel yanıt. Diyor ki resmen doğa, sen kendini fasülye gibi nimetten saymaya devam ededur, ben hala tükenmedim.
Debeleniyoruz, çok doğru.
Yorum Gönder