Sanırım çok içten dilemişim dönüp gelseler, yeniden tango nağmelerine kavuşsun sokak diye, uzun zamandan sonra bu sabah uzaktan kulağıma geldi akordeonun sesi… Bu sefer bir yere yetişmek zorundaydım ama kafamda her ne dönüyorsa kısa bir süreliğine kıstım sesini, karşıdan gelen Sokak Çalgıcıları’na verdim kulağımı ve çaldıkları melodiyi çözmeye çabaladım, yapamadım. Yaklaştık birbirimize, yan yana geldiğimiz an durdum ve: “Teşekkür ederim.” deyiverdim kısık bir sesle.Asıl “Nerede kalmıştınız, ben her akşam üzeri belki geçersiniz diye aklımdan geçiriyorum” demek istedim ama duraksadım. Akordeon bir an için sustu ve “ Biz teşekkür ederiz” dedi çalan kara kuru genç çocuk. Yanındaki ince yapılı kız gülümsedi. Cebimdekileri kızın avucuna koydum bakmadan yüzüne. O da eline bakmadan cebine koydu, teşekkür etti. Yanımdan geçip gittiler.
Şu an saat sabaha karşı 3. Geçen yazdan beri karşı balkonda çıngırdayıp duran rüzgar çanının sesi dolduruyor odayı. Ve martıların çığlığı…Bir süre daha gözümü kapamaya niyetim yok…
0 yorum:
Yorum Gönder