- Kadına yönelik şiddet yüzde 140 oranında arttı.
- Her gün en az üç kadın erkeklerin sevgisi(!) yüzünden ölüyor.
- Gazetelerde köşe yazanların yüzde 90'ı erkek.
- Öldürülen kadınların azımsanmayacak bir bölümü öldürülmeden önce savcılıklara başvuruyor, hukuki mücadeleye başlıyorlar. Ancak korunamadıkları için malum sondan kurtulamıyorlar.
- Kadın sığınakları hala yetersizin de altında.
- Kadın katillerine haksız tahrik indirimi uygulanmaya devam ediliyor, yeni yasal düzenlemeler, özel önlemler yok.
- Hükümetin kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik bir yasa çalışması yok, var olan yasa yetersiz.
Medyada yer alan haberleri şöyle bir tarayarak dahi elde edebileceğiniz bu bilgiler ve sivil inisiyatiflerin yayınladığı raporlar çarpıcı bir gerçeği önümüze koyuyor: Erkek egemen toplumun sevimsiz dili hayatın her yanına yayılmış ve ne üzücüdür ki, kanıksanmış durumda.
Durum bu denli vahim ve iç karartıcı olunca, bu rüzgarı tersine çevirebilecek her türlü sivil inisiyatif ve her türlü etkinlik içimi umutla dolduruyor. Twitter'da başlayan Defne Devrimi adlı hareket de bunlardan biri. Adını geçtiğimiz günlerdeki vefatından sonra ayrımcı, ötekileştirilmiş ve insanlığa aykırı yorumlarla yıpratılan Defne Joy Foster'dan alan hareket, basındaki ayrımcı, cinsiyetçi, reyting ve tıklanma odaklı, insan haklarını hiçe sayan, hassasiyetlere duyarsız, kişinin ve yakınlarının haklarını ve duygularını önemsemeyen, suçlayıcı ve yargılayıcı dile karşı onurlu bir karşı duruş ve güçlü bir ses niteliğinde.
Bugün devrimler ve değişimler hem sokaktan, hem alternatif medyadan besleniyor ve büyüyor. Eminim ki, cinsiyetçiliğin artık görülemeyecek kadar azaldığı başka bir dünyaya yakışan temiz ve onurlu bir medyaya, kadın haklarına duyarlı bir topluma ulaşacağımız günler yakın.
0 yorum:
Yorum Gönder