16 Aralık 2010 Perşembe

17 Aralık Cuma: Rüya mı, Kabus mu?





Aşk mı, para mı? Bebek mi, kariyer mi? Ölüm mü, kalım mı? Avrupa Birliği mi, Ortadoğu Birliği mi? Güzellik mi, zeka mı? Demokrasi mi, oligarşi mi? Süper mi, dizel mi? Birinci Köprü mü, ikinci köprü mü? Vapur mu, metrobüs mü? Şemsiye taşımak mı, yağmurda ıslanmak mı? Sarışın mı, esmer mi? Ağlamak mı, gülmek mi? A şıkkı mı, E şıkkı mı? O fakülte mi, bu yüksekokul mu? İstifayı basmak mı, yoksa kalıp biraz daha dayanmak mı? O anlayışsız kadına/adama haddini bildirmek mi, susup sineye çekmek mi? Yumurta atmak mı, uzun eşek oynamak mı? Çarşaf liste mi, blok liste mi? Ak mı, kara mı? Sevmek mi, sevilmek mi? Türban mı, mini etek mi? Radyo mu, televizyon mu? Kıvanç Tatlıtuğ mu, Kenan İmirzalıoğlu mu? Gönül doldurmak mı, cep doldurmak mı? Güneş mi, kar mı? Acı mı, tatlı mı? Uzaylılar var mı, yok mu? Tanrı var mı, yok mu? İşi bilmek mi, işe gitmemek mi? Akıl mı, vicdan mı? Saz mı, caz mı? Etrafta gördüklerimiz madde mi, yoksa sadece birer mana mı?



Bırakın bunları düşünmeyi. Ya da şöyle diyeyim, bütün bunları düşünmeyi mesai saatlerine bırakın.


Saatler 18:30'u gösterdiğinde aklınızın iplerini serbest bırakın. Düşüneceğiniz tek şey müzik olsun.


Zira bu akşam İstanbul için hergünden biraz daha fazla müzikal bir akşam.

Bu akşam dertleri koyverin gitsin. Hergün zaten yüzyüze kaldığınız/kalacağınız tercihleri rafa kaldırın. Tek düşüneceğiniz müzik olsun. Reagge ve dub üstadı, 50 küsür yıllık büyük efsane Lee 'Scratch' Perry'le Babylon hasbıhali mi? Birbirinden lezzetli melodiler ve içe dokunan sözlerle tekrar tekrar dinlenilesi şarkılara imza atan ve bu akşam yine yeniden Ghetto'ya gelecek Beady Belle mi? Kendisini pek tanımayan İstanbul sahnesi'ne ilk adımı Salon İKSV'de atacak olan ve Hürriyet'ten Barış Akpolat'a verdiği röportajda çok sıcak ve ateşli bir gecenin dinleyiciyi beklediğini müjdeleyen Melissa Auf Der Maur mu? Ankara'nın İstanbul sahnesine en güzel armağanlarından biri olan, defalarca canlı dinlenseler bile şarkılarının güzelliği sayesinde asla bıktırmayan ve Bronx Pi'de sahne alacak olan Sakin mi? Kısa öykülerden güzel şarkılar yazan, canlı performansının güzelliğiyle akıllara kazınan, ilk debüsünden bu yana 10 yıllık bir zamanı deviren ve yeniden Hayal Kahvesi'ni şenlendirecek olan Aylin Aslım mı? Yaptıkları müziği 'şiirsel sözlü melodik pop' olarak tanımlayan, 'Buried Inside' şarkısı hala müzikçalarda yerini koruyan ve Roxy sahnesini ikinci ev belleyen Soaked mı?


İşimiz zor. Bu akşam yapacağımız tercihlerin özü özeti aslında şu olacak gibi: İstanbul'daki canlı performans mekanları arasındaki rekabet güzel bir rüya mı, yoksa bir kabus mu?



0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons