Güncelleme:
İşim gereği, her gün onlarca gazeteyi okuma imkanım oluyor. Rutin taramamın yanı sıra, dün özellikle Kyoto Protokolü ile haberlere de dikkat ettim. Çoğu gazete en arka sayfasında küçücük bir sütun ayırmıştı. Konu ile ilgili tek dişe dokunur haber, dünkü Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlandı. (küpürünü saklamıştım ama işyerindeki bilgisayarımda unuttuğumdan pazartesi ekleme yapabileceğim, mutlaka okunması gereken bir yazı.)
Kyoto Protokolü'nün sonunda imzalanmış olması çevrecileri memnun etti etmesine ama akıllarda soru işaretleri de kalmadı değil.
Bütün bunlara karşın, değil vatandaş ya da özel sektör, Protokol'e imza atan hükümetin bile durumun ciddiyetini anladığından endişe duyuyorum. Protokol hakkında yapılan konuşmalarda karbon borsası lafının sıkça geçiyor olması da bu tezimi doğruluyor sanki. Karbon borsası, "dünyaya en fazla sera gazı salan baba ülkeler" arasında olmayanların kullanmadıkları karbon emisyonunu hisse olarak satma olanağına sahip oldukları piyasa anlamına geliyor. Böylece gelişmiş sanayi ülkeleri karbon emisyonunu azaltacak teknolojiler geliştirmek ve bunlara yatırım yapmak yerine, borsada "az kirletici ülkeler"den kota satın alarak hesaplarını düze çıkarıyorlar. (konu ile ilgili detaylı bir yazıyı buradan okuyabilirsiniz.) Bu uygulama, Kyoto Protokolü'nün en çok tartışılan maddelerinden biri.
Yine de Kyoto Protokolü'nün uzun uğraşlar sonra imzalanmış olması, karbon salınımını ve küresel iklim değişikliğinin varlığını kabul etmek anlamına geliyor. Ampulleri tasarruflu olanlarla değiştirmek, enerjiyi verimli kullanmak ve toplu taşıma kullanmak lokal bazda çorbaya tuz sağlasa da, daha büyük adımların hükümetler ve endüstriler tarafından atılması şart. 2009 yılındaki Kopenhag zirvesi, herkesin samimiyetini/samimiyetsizliğini açıkça ortaya koyabileceği önemli bir mihenk taşı olacak gibi gözüküyor.
Not: Küresel Eylem Grubu, 25 Nisan 2009'da "Başka Bir Enerji Mümkün, Gezegeni Kurtar" talebiyle bir eylem düzenliyor. Eylemde yenilenebilir enerji gündeme getirilecek ve hükümet karbon borsasına çok bel bağlamaması ve küresel iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması için gereken önlemleri "gerçekten" alması yönünde bir kez daha uyarılacak.
İlgili Bağlantılar
0 yorum:
Yorum Gönder