Deniz Ticaret Odası Başkanı Kalkavan, son yedi ayda 14 işçinin öldüğü Tuzla tersaneleriyle ilgili "İşlediğin çelik, pamuk değil. Biz tekstil atölyesi değiliz. İşçinin ölebileceğini bilmesi lazım" dedi...
İşte olayın özü özeti aslında budur! Tersane işçisi her sabah bir daha dönmemecesine işe gittiğinin veya işinin ne denli tehlikeli olabileceğinin farkında bile değil! Bu tersane işçiliği öyle karlı, öyle karlı bir iş ki, insanlar öleceklerini bile bile kazançlı bir kapıya yaslanmış, gidiyorlar! Öyle aymaz, öyle gamsız, öyle cahiller ki, sevgili işverenleri çalışma saatlerini doğru dürüst ayarladığı halde günde 15-16 saat çalışmaya devam ediyor, bütün sosyal güvenlik hakları verildiği halde sigortasız çalışıyor, üstüne üstük her türlü güvenlik önlemi alınmasına karşın kendilerini iskelelerden patır patır aşağıya bırakıyorlar! Hani Türkiye ekonomisi büyüdükçe büyüyor ya, kökü dışarda olan kimi kötücül mihraklar, yani Türkiye'nin gelişmesini istemeyen düşman zihniyetler falan uyduruyor bu tersanelerin içinde bulunduğu keşmekeşi. Biliyorsunuz, sosyal haklar işverenin bir zorunluluğu ya da sorumluluğu değil, içinden geldiği için işçiye sunduğu bir lütuf, bir ihsan, bir büyüklük... Yapmasalar da olur yani, ama içleri öyle iyilikle dolup taşıyor ki, işçiye kıyamıyorlar. Ve son 6 ayda 14 işçinin ölmesi yüzünden öyle azap içindeler ki, geceleri uykuları kaçıyor ve uykusuz geçen gecenin ardından şu lafları edebiliyorlar.
Yaaaa...
Siz de bilip bilmeden öyle lagaluga...
0 yorum:
Yorum Gönder