21 Kasım 2010 Pazar

İstanbul Sahnelerinde Görmek İstediğimiz Gruplar : Mumford & Sons


Sevdiğim insanlara verdiğim sözleri tutmamakla nam saldım şu sıralar. Şahsıma münhasır medcezirlerin etkisiyle kendi kendime verdiğim sözleri bile tutamaz oldum. Ama buna bir son vermek gerek.

Hayatın sarıp sarmaladığı akıntı bizi bazen berrak sular içinde yüzdürürken, bazen kayalarla dolu sular içinde birinden diğerine çarpıp kan revan içinde kalmamıza neden oluyor. Akıntının sonunda nereye akacağımızsa herkes için bir muamma..

Böyle depresif sözler gevelediğime bakmayın,Kuzey rüzgarlarının sersemlettiği 9 günlük tatilin ardından kürkçü dükkanıma dönüp vakti zamanında önce kendime, ardından Ezgi’ye verdiğim bir sözün ufacık bir bölümünü gerçekleştirmek üzere huzurlarınızdayım.

Dersimiz: İstanbul Sahnelerinde Görmek İstediğim Gruplar 101

Konumuz: Mumford and Sons

Mumford and Sons da ne ya da kim dediğinizi duyar gibiyim. Fotoğraflarda gördüğünüz delikanlılar 2007 Aralık ayında güzeller güzeli “Londra’mın” Batısı’ndan tek bir amaç uğruna yola çıktılar:

“Kendi kendilerini çok ciddiye almadan fark yaratan müzik yapmak”

Birçok kişi grubu "Stargate Universe" ‘un "Intervention" bölümünde çalan “After the Storm” şarkısıyla keşfetmiş durumda. Halbuki bu, grubun farklı TV dizi ve programlarında duyulan ilk şarkısı değil. Dahası için aşağıdaki linkleri inceleyin.

20’lerinin başındaki bu dört delikanlı (Marcus Mumford-vokal,gitar,davul,mandolin- Country Winston-vokal,banjo,dobro-, Ben Lovett –vokal,keyboard,akordeon- ve Ted Dwane-vokal,bas)2007 yılı yazını Londra folk müzik camiasında farklı gruplar için çalıp söyleyerek geçirirken Marcus’un önerisi üzerine grup olmaya karar verdiler . İlk kurulduklarında yakın arkadaşları İngiliz Laura Marlingle-bir başka yazımın konusunu oluşturacak kendisi- birlikte St. Paul’s School, Barnes , King’s College ve Wimbledon’da performanslar sergileyen Mumford and Sons, zamanla önce şehir ve sonra da bendenizin de keşfine imkan sağlayan ülke sınırlarını da aşarak dünya çapında dinlenen bir kitleye ulaştılar. Çok da abartmayayım, bu yazıyı okuyan sizler grubu Türkiye’de tanıyan ender kişilerden olacaksınız muhtemelen..



Müziği kategorize etmekte hep zorlandım ancak illa ne müzik yapar bu delikanlılar derseniz folk rock diye özetleyebilirim ancak bunun aynı zamanda gençlere yapılan bir haksızlık olduğunu da ekleyebilirim. Grubun ilk albümü Sigh No More Ekim 2009’da İngiltere’de, Şubat 2010’da ise ABD’de piyasaya çıktı.

Az önce söylediğim gibi kısaca folk rock olarak tanımlanmasa da grubun müziği, dinlediğinizde sizi zaman zaman berrak sularda yüzüyormuş gibi huzur içinde hissettirirken, kimi zaman da şarkıların kendi içindeki iniş çıkışlarla kayalara çarpıyormuşsunuz gibi bir oraya bir buraya savuruyor. Ve bu da üstünüzden bir post rock fırtınası geçmiş gibi hissettirebiliyor.

Sizden ricam, yazının sonunda paylaşacaklarımı dinleyip bu delikanlıların gerçekten hakettikleri yere gelmelerine katkıda bulunmak. Hem kimbilir, tıpkı Şirinler gibi böylece Avrupa turnesine çıktıklarında İstanbul mekanlarında da Mumford and Sons’ı kanlı canlı görme fırsatımız olur.
Grubun en sevdiğim iki parçası için buyrunuz:

I gave you all

Sigh No More

Daha Fazla Bilgi İçin ise:

Websitesi

Myspace

Diskografi


0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons