5 Şubat 2008 Salı

Yörsan Yersen -2

Yörsan Yersen-1 için Tıklayın

İşini Biliyormuş

Yörsan'ın göz kamaştırıcı büyüyüşünün altında yatan bir diğer faktör, patronun yasal sorumlulukları ndan sıyrılmada gösterdiği maharet. Çalıştırılan işçilerin önemli bir kısmının kayıtsız ve sigortasız olduğunu söylemenin gereği var mı? Dahası "Hacı", büyük bir grup işçisini çıraklık okulunda ve meslek yüksek okulunda öğrenci göstererek sigorta primlerini kamuya ödetmeyi alışkanlık haline getirmiş. İki senesini dolduran "stajyer" işten atılıp yerine yeni "öğrenci" alınmaktaymış. Böylece kamu tarafından mesleki eğitimi teşvik için yürütülen bir uygulama senelerdir suistimal edilmekteymiş. İşçilerden birisi, Yörsan'ın karşısındaki mahallenin bakkalının Yörsan'dan daha fazla vergi ödediğini anlattı. Maliyecilerin dikkatli (!) denetlemelerinden geçen bilançolara göre Yörsan her sene zarar etmekteymiş. Devletimiz zarar etmesine rağmen faaliyetini fedakarane yürüten bu müteşebbisinden vergi almaya kıyamıyormuş. Dahası, içinde tıkır tıkır üretim süren yıllar önce tamamlanmış binalar bile "inşaat halinde" gözüküyormuş. İnşaat faaliyetleri ek vergi indirimi anlamına geldiği için mi acaba?

AKP İşçilere İhanet Ediyor

İşçilerin dilinden düşmeyen bir diğer mesele ise, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi ile Yörsan patronu arasındaki sıkı ilişkiler. Bir işçiden dinlediğimize göre, son seçimlerde patron, arabası olan işçilerine AKP seçim konvoyuna katılmalarını emretmiş. Patronun ve kardeşlerinin AKP'nin önemli (!) isimleriyle akrabalık ve ortaklık ilişkileri varmış. İşçiler, isminde adalet ibaresi bulunan hükümet partisine epey kızgınlar. Burada edilen küfürleri aktaracak değiliz, şu kadarını söyleyelim, işçiler oylarını gelecek seçimlerde bu partiden esirgeyeceklerini dile getiriyorlar. Çünkü muhtelif kereler AKP'nin ihanetine uğramışlar. Bunların birincisi ve en önemlisi, Çalışma Bakanlığı'nın gizli bir biçimde sendikalaşan işçileri, işçilerin başvurularını değerlendirecek yerde "Hacı"ya ispiyonlaması . Bu ispiyon 400 işçinin atılması ile sonuçlanmış. İşçiler direnişe başlayınca Hüseyin Çelik, bu sorunu en kısa sürede çözeceklerini, çözemezlerse kendisinin de gelip fabrikanın önünde işçilerle beraber bekleyeceğini söylemiş. İki aydır da sözünü tutmamış. Cemil Çiçek, bayramdan önce işçilerle temasa geçmiş ve bayramdan sonra sorunun çözüleceğini temin etmiş. Karşılığında işçilerden bayram tatili süresince Yörsan'ın karşısında beklememelerini rica etmiş. İşçiler bu ricaya uymuşlar, böylece Susurluk'tan geçen tatilci akınının büyük boyutlara çıktığı bayram tatili günlerinde Yörsan'ın tost-gözleme- ayran satışı düşmemiş ve son günlerde aşırı düzeye çıkan reklam bombardımanıyla kurtarılmaya çalışılan imajına halel gelmemiş olmuş. Bu tehlikeyi böyle bir vaatle geçiştiren Çiçek, bayramdan sonra tabii ki sözünü tutmamış. Anlayacağınız, direniş günleri iktidarın sınıf karakteri konusunda işçiler için epey öğretici geçmekte...

İşçiler Artık Yeter Diyorlar

Uzun senelerdir Yörsan'da çalışan işçiler insanlık dışı çalışma koşullarından bıkarak sendikalı olmaya karar verdiler. İşçinin sendikalı olma hakkı hem Türkiye'nin anayasasında hem de dünyanın bütün medeniyet şampiyonlarında hukuken tanınmış temel bir hak. Ama kazın ayağı öyle değilmiş işte. Yörsan işçileri kendileriyle sınıf dayanışması sergileyen sendikalar ve demokratik kitle örgütleri istisna tutulursa, bu haklarını kullanmamaları için sürekli bir baskı altında tutuluyorlar. Bu baskılara inat her gün Yörsan fabrikasının ve lokantasının önünde toplanıp sloganlarıyla haksızlıkları haykırıyor, sendika konusundaki kararlılıklarını sergiliyorlar. Onların önünde şirketin özel güvenlikçileri de, polisler de duramıyor. Direnişlerine destek vermeye gelen bizim gibi ziyaretçileri de eksik olmuyor, hep beraber sınıf dayanışmasının tadını çıkartıyorlar.

Davayı İşçiler Kazanacak

Yazıyı bitirmeden önce şu bilgileri de aktarmakta fayda var: Atılan 400 işçi yerine Yörsan'a 800 ila 1000 arasında işçi alındı. Bu işçiler tecrübesiz oldukları için, fabrikada eskiden 1 işçinin yaptığı işi şu an 4-5 işçi yapabilmekte. Gıda üretiminde kilit önemde olan temizlik ve sağlık koşulları giderek kötüleşmekte. Buna bağlı olarak Yörsan için alışılmamış bir şekilde mal iadeleri artıyor. Patron, kötüleşen kaliteyi, düşen satışları büyük bir reklam seferberliği ile telafi etme çabasında. İşçilere yapılan haksızlıklar da "büyük" gazetelere verilen ve işçilere saldıran ilanlar ile maskelenmek isteniyor. İşçilerin patron aleyhine açtıkları dava sürüyor. Yürürlükteki iş hukukuna göre işçilerin davadan zaferle çıkması kesin gibi. Davanın sonucunda işçiler kazanırsa, ya işlerine geri dönecekler ya da büyük miktarlarda tazminat kazanacaklar. Öyle ümit ediyoruz ki, "Hacı"nın yeni işe aldığı işçilerin kayıtlarını sahtecilikle 3 ay geriden işleterek sendikalı işçileri azınlık gibi göstermesi, zorla imzalattığı kağıtları malzeme etmesi ve diğer katakullileri, mahkemede işçilerin hakkı olanı kazanmasına engel olamayacak ve işçiler sendikalı olarak insanca koşularda çalışmak üzerine fabrikalarına dönecekler. Ümit ediyoruz ki, Türk Hava Yolları'nda, Türk Telekom'da ve Novamed'de elde edilen işçi zaferleri zincirine yeni bir halka eklenecek.

Yediğiniz Her Yörsan Ürününde Gözyaşı Var

2 Şubat tarihli ziyaretimiz İnsiyatifimizin işçiler için taşıdığı anlamı ve önemi daha iyi idrak etmemize vasıta oldu. Yörsan'ın işçiler aleyhine kamuoyu yaratma çabasını boşa çıkarmalı, işçilerin maruz bırakıldıkları insanlık dışı muameleleri toplum huzurunda deşifre etmeliyiz. Yörsan ürünlerine dönük boykotumuza güçlendirerek devam etmeliyiz. İşçilerin Susurluk'ta verdiği haysiyet ve hukuk mücadelesi hepimiz adına verilen bir mücadele, bu mücadeleye omuz verelim. Unutulmasın ki yenilen her Yörsan ürününde insanların gözyaşı var...

Yörsan Yersen İnisiyatifi'nden Sırrı Emrah Üçer

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons