5 Şubat 2008 Salı

Yörsan Yersen -1

Yörsan Yersen İnsiyatifi geçtiğimiz günlerde Susurluk'taki Yörsan işçilerini ziyaret etmişti. İşçiler ile dayanışmak amaçlı bu ziyaret hakkında bilgi veren bir e-postanın tamamını iki bölüm olarak aktarıyorum:


2 Şubat Cumartesi günü, bir otobüs dolusu işçi ve öğrenci, "Yörsan Yersen İnsiyatifi" adına Susurluk'a gittik ve sendikalaşma haklarını kullanmak istedikleri için işlerinden çıkartılan Yörsan işçilerini ziyaret ettik. İnsiyatif işçi hakları ve sosyal haklar mücadelesi yürüten bir dizi siyasi yapıdan oluşuyor ve Yörsan ürünlerine boykot örgütlemeye, direnişin sesini daha çok duyurmaya çalışıyor. Direnişlerinde iki ayı geride bırakan işçilerden dinlediklerimizi aktarmadan önce birkaç bilgi vermek faydalı olabilir.


Susurluk bazılarımız için şehirler arası yolculuklarda bir mola yeri olmanın ötesinde çok fazla anlam taşımıyor. Ama onca insan geçimini sadece yolculara tost, gözleme ve ayran servis ederek sağlamamakta. İlçenin başlıca ekonomik motorları, kamuya ait şeker fabrikası, tarım ve hayvancılık sektörü ve son senelerde hızla büyüyen özel süt ürünleri fabrikası Yörsan. Şeker fabrikasının faaliyetlerinin durma noktasına gelmesi ve nihayet özelleştirme kapsamına alınması, buna bağlı olarak şeker pancarı üretiminin önemini kaybetmesi, yurtçapında tarımın ve hayvancılığın tasfiye edilmesine dönük politikaların Susurluk'a da tesir etmesi, süratle büyüyen Yörsan'ın önemini arttırmış durumda. Anlayabildiğimiz kadarıyla, öncesine göre daha çok insan işe muhtaç hale gelmiş, işsizlik ve yoksulluk artmış, böylece Hacı lakaplı Yörsan patronunun işçiye dönük keyfi muamelelerinin ve suiistimallerinin dozu iyice yükselmiş. Bugün patron kendini bölgenin velinimeti, tek çaresi gibi görmekte, iktisadi sömürüsüne işçilerin haysiyetini hiçe sayan davranışlarıyla tüy dikmektedir.


Hacı Lakaplı Patron İşçilere Zulmediyor


Yörsan'ın şaşkınlık verici büyümesinin altında, asıl olarak işçilerin 20 küsur senedir sergiledikleri olağanüstü çabanın ve çalışma temposunun yattığını belirtmek gerekiyor. İşçilerin bizlerle samimiyetle paylaştıkları anılarını dinledik. Öğrendik ki, üretimi hızlandırmak ve hata oranını azaltmak için bu insanlar üzerinde her türlü baskı kurulmuş. Bu baskıların en sık başvurulanı, ekmek kapılarının giderek kapandığı bir zamanda etkisi artan işten çıkartma tehditleriymiş . En ufak bir hata, yaşlanıp güçten düşmek veya yavaşlamak, itaatte kusur göstermek, patronun "kovalıyıverin gitsin" demesi için yeterli olmuş. Evine ekmek götürme derdindeki işçiler bu yüzden ses çıkartamamışlar. Baskı bununla kalmamış, "Hacı" gerekli gereksiz küfürler etmeyi, işçileri aşağılamayı, hatta sille ve tokat vurmayı alışkanlık haline getirmiş. İşçi arkadaşlarımızın anlattığına göre, vardiyaların giriş saati belli imiş ve en ufak bir gecikmeye tahammül gösterilmiyormuş. Vardiyaların çıkış saati ise asla belli olmuyormuş, 15 saat hatta 18 saat çalıştırılmaları sıradan bir hadise imiş. Bir de işçilere günde 7.5 saat çalıştıklarına dair kağıtlar emrivaki ve zorlamayla düzenli olarak imzalatılıyormuş . Acaba işçilere tek kuruş fazla mesai ücreti ödenmediğini söylemeye gerek var mı? Uyku dışındaki zamanları iş tarafından tamamen işgal edilen işçilerin kimisi ailelerine ve sosyal hayatlarına gerekli özeni ve vakti ayıramamışlar, psikolojik rahatsızlıklar, boşanmalar yaşanmış. Yıllık izinler kağıt üzerinde 30 gün gözükmekteymiş ama senede 5 gün izin kullanabilen çok şanslıymış. Mesela 12 yıldır fabrikada çalışan bir işçi toplam 24 güncük izin kullanabilmiş . Bayramlarda, evliliklerde, doğumlarda, hatta cenazelerde bile izin vermemek için "Hacı" elinden geleni ardına komazmış. İşçiler tarafından sık sık verilen bir örnek var ki tüyler ürpertici: Babası vefat eden iki kardeşten sadece birine
cenazeye gitmesi için izin verilmiş. Bir işçi izin alamadığı için, gündüz çalışmış, akşam kendi düğününe gidip evlenmiş. Başka bir işçi doktora karısının doğumunu hafta sonu tatiline denk getirmesi için rica etmek zorunda kalmış. İş kazası, trafik kazası geçirip, hasta olup rapor almak kovulma gerekçesiymiş. "Hacı"nın fabrikasında iş tanımlaması hiç de belirgin değilmiş. Peynir üreten bir işçi inşaat işlerinde, temizlik işlerinde, patronun nerede ihtiyacı varsa orada çalışmak zorunda kalabiliyormuş . "Hacı" işyerinde sıkı bir konuşma yasağı uyguluyormuş, en son içinde örgütlendikleri şüphesiyle işçilerin çay ocağını yıktırmış.

İlgili Bağlantılar:Adil Tüketim İnsiyatifi

Sendika Hakkını Tanımayan Yörsan'a Boykot Çağrısı



0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons