Sabah Cihangir-Beyoğlu civarlarında kahvaltı. Seçenekler arasında Istanbul Culinary Institute, Van Kahvaltı Salonu ve Savoy Pastanesi var şimdilik. Hepsinin arasından Savoy "bana gel, bana gel" diye bağırmakta. Canım ne zamandır paskalya çöreği çekiyor zaten. Kalabalıktan uzak, sessiz sakin oturup o leziz minik sandviçleri yalayıp yutmak, sonunda koca bir çörek için yer bırakmak. Masada Bir + Bir, sayı:2. Bir ay ne çabuk geçti. Hemen yanında Banana Yoshimato'nun Mutfak'ı olur. Bu kitabı okuyuşum birden fazla, akıcı dilini, süprizli halini sevmemden sebep.
Yeme-içmeye kendimi çok kaptırmak yok. 13:30'da az kaldı yıkılacak olan Sinepop ile festival randevumuz var zira. Film, Küçük İndi. Sonrasında bir saatlik bir boşluk, saat 16:00 seansında da olayım düşüncesindeyim. Film konusunda kararsızım, Kuzey Işıkları Altında White Stripes'a mı gitmeli, yoksa Paris'te Son Konser'e mi?
Akşam müzik dinlemek istesem, ya evdeki arşive mahkumum, ya da soluğu Babylon'da alıp kendimi Rembetiko dinlemeye vereceğim. Bu akşam müzik dinlemek niyetindeyseniz fazla seçeneğiniz yok, bırakınız insanlar pazartesi sendromlarını ağız tadıyla yaşasın. Bu haftanın tüm güzellikleri sanki Salı gününe toplanmış, 24 saat sabredin derim naçizane.
Uzun zamandır kitap almamışım, ne acı. Hazır Nisan'ın 20'sine kadar 46. Kütüphane Haftası münasebetiyle İdefix'te yüzde 40 indirim var, sanal da olsa rafları eşelerim ben. Uzun zamandır kayıp olan Jack London kitaplarımı yerine koyarım. Yeni çıkanlara bakarım, ortaya buraya aldığım notlardaki kitaplara bakınırım. Sepete bir Pıtırcık, bir Red Kit atarım. Şimdiden kendimi kaybettim bile...
Uzun zamandır hiç böyle güzel bir "Yapılacaklar Listem" olmamıştı. Keyfini çıkarmazsam kendimi affetmem.
0 yorum:
Yorum Gönder