Trakya mı? Trakya mı dediniz? Beni benden aldınız efenim, mest ettiniz. Trakya deyince bendenizin uçarı aklına erik rakısı gelmekte. Ovalar arası dümdüz yolda ilerleyen kırmızı bir vosvos araba ve iki yanda uzanan uçsuz bucaksız ayçiçek tarlaları. Yani, benim uçsuz ucaksız sandığım demek istiyorum.
Trakya denince, aklıma bir de İğneada gelmekte. İstanbul'dan çıkıyor, Tekirdağ'a gider gibi yapıp Babaeski-Lüleburgaz sapağından kırıyoruz. İki yanı Istıranca ormanı olan keskin virajlı yolda bize çok uzun gibi gelen 1 saatlik yolu kasetçalarda dönen Yeni Türkü şarkılarına eşlik ederek alıyoruz.
Tahta bungalovlar, gündüzleri sakin, geceleri hırçın bir deniz, beyaz dizi kitapların baygın romans'ı. Trakya deyince bir gece geliyor aklıma. Keşan'dan gelme, anadan doğma -doğuştan müzisyen anlamında yahu, siz de- müzisyenlerin elinden, nefesinden Rumeli havaları. Hani aklım erecek kadar büyük olsam, 3-5 kadeh rakı içmiş, kendimi oyun havasına vurmuş olurum. Ama daha o yaşta değil, iki sandalyenin üzerine serilmiş hırka üzerinde uyuma yaşındayım. Ha, bir de düğün anımsıyorum. Gelinin etrafını kocakarılar çevirmiş, "aman pek akça, pek pakça, hadi oyna, hadi yandan" dürtüklemekteler. Kız sarışın, soluk benizli, incecik bir taze gül. Damat deseniz, çizgili takım, yakada kırmızı karanfil, siz deyin Zorba, ben diyeyim Matko Destanov. Zengin bir düğün bu, eti, rakısı, şoparı, çalgıcısı, gırnata -klarnet- nağmesi bol.
Şimdiki aklım olsa, alırım elime bir Panait Istrati romanı, kulağımda cümbüşlü, gırnatalı, davullu ve ince sazlı Rumeli havaları, koyarım bir kadeh rakımı, sırtımı engin Istranca'ya, yüzümü Karadeniz'e çevirir, dinlerim de dinlerim. Kadir Ürün, Selim Sesler, belki daha eskilerden Muhacir İbrahim... Aklıma Israti romanlarında korkuyla karışık saygıyla anlatılan Sereth'in yıkıp dümdüz ettiği Romanya köyleri gelir, ya da uzağa gitmem çok, kentsel dönüşüm niyetine dozerlerin yangın yerine çevirdiği Sulukule...
Ben Trakya hayallerinde kayboladurayım, birileri Alternatif-İstanbul'da ve dost meclislerinde defalarca dillendirdiğim, dahası bu bahar Ahırkapı'da Hıdrellez Şenliği'nde dilek kağıdıma altını çize çize yazdığım "Ciguli konser versin" dileğimi gerçeğe çevirmiş bile. Dün elimize ulaşan bir habere göre, Ciguli 20 Ocak'ta Babylon sahnesini "yakıp geçmeye" hazırlanmaktaymış.
Pek sevindiğinizi görür gibiyim...
Bunca şeye rağmen hala sevinebiliyorsanız, hayattasınız demektir.
Bunca şeye rağmen hala sevinebiliyorsanız, hayattasınız demektir.
4 yorum:
ciguli süper bir adam. bizde biraz nedense tii ye alınıyor ama adam iyi muzisyen..
Sizinle hemfikirim.
ciguli iyi ama çevresi kötü...
ciguli iyi ama çevresi kötü...
Yorum Gönder