Baktım, bana bir tuhaf haller oluyor, daha önceleri esamesi okunmayan klostrofobik hisler peydah olmaya başlıyor, hemen müzikçaların sesini yükseltip ekolayzırı "Rock" a ayarladım. Kayıtsız bir tavır takındım, yanımdakiler huzursuzlandıkça "size bi şey olmasın baba" ifademle kendimi bile şaşırttım. Bu sahte kayıtsızlığın altında vır vır vır uğursuz uğursuz söylenen ahaliye "susun ulan boşboğazlar" diyip vukuata mahal vermemek vardı aslında. Öyle bir durumda aklı serin tutmak gerek, yoksa biz de biliyoruz başımıza gelebilecek en son şeyi.
İşte bu heyecan dolu dakikalar eşliğinde bendenize eşlik eden müzisyen, Ayo idi. Tam da "dünyada yaşanacak günlerim bitmemiş olsun, kış beyaz ışık kış" diye duamsı şeyler mırıldanırken "Without You" şarkısı çalmaya başladı. Aman o da ne, şarkıyı "kendime" hediye edesim geldi, bensiz hayat nasıl geçer diye ızdıraplı düşüncelere daldım, gözlerim ıslandı, burnum kırıştı, kimsenin yapamadığını başarıp "oracıkta kısılmış kalmış" olmanın dayanılmaz ağırlığını yaşadım. Sonra geçti, gitti. Olacaksa çabuk olsun dedim, çat diye, bir anda.
Sonra beyaz ışık dağıldı, etraf yeniden rengarenk ışıkla doldu. Bol tuzlu bir süt mısır yiyip, denize baktım. Kendi kendime söz verdim, yeterince "yaş aldıktan" sonra, yüksek tansiyondan bir anda gidigivereceğim. "Kimin nasıl gideceği belli olmaz" demeyin, bunu zaten bilmiyor değilim.
0 yorum:
Yorum Gönder