13 Nisan 2008 Pazar

Saykodelik Sakatlık

İki hafta öncesinden henüz yeni sayıldığım işten bir arkadaşımla Gepgenç Festival'e gitmeyi kararlaştırmıştık. 12 Nisan'daki programda ben Gevende'yi, arkadaşım Fairuz Derin Bulut'u gözüne kestirmiş, üzerine de kaymaklı ekmek kadayıfı olarak Yeni Türkü'ye sevinmiştik. Havanın yağmalı mıyım, yoksa kırıp kıçımı oturmalı mıyım diye kişilik bölünmeleri yaşadığı cumartesi akşamında henüz hava aydınlıkken Santralİstanbul'un çayırına ulaştık. Biz yerimize yerleşirken Cümbüş Cemaat programına çoktan başlamıştı, hafiften çakırkeyif olmaya başlamış ahaliye Balkan havaları icra ediyordu.


Elimizdeki pembe şalı kah bele bağlayarak, kah çingene usulü kafaya dolayarak kurtlarımızı döktükten ve Cümbüşcüleri sahneden uğurladıktan az biraz sonra Gevende sahne aldı. Bir kez daha anladım ki tam bir konser grubu olmasına ve canlı performansının takdire şayanlığına rağmen Gevende'nin müziği bir başımayken çok daha fazla etkiliyor beni. Gevende kendisine ayrılan süreyi gerektiğince iyi tamamlayıp sahneden ayrıldığında Fairuz Derin Bulut'u hiç dinlememiş olan ben, grup hakkında briefing almakla meşguldüm. Ön bilgilendirme başarıyla tamamlanır tamamlanmaz da bir takım adamlar ve kısacık bir kadın sahneyi bastı. Aybenmiş adı. Başladılar icraya. Arkadaşa göre bu akşam normallermiş, bir de delirmiş hallerini göreymişim. Olsun, buna da razıydım. Razıydım razı olmasına ama beklenmedik bir aksilik, bir göze gelme durumu yaşandı. Bir ara ayağa fırlayıp Türk filmlerindeki tombul dansözler gibi döne zıplaya göbek attığımı ve sol ayağımın tabanını gördüğümü hatırlıyorum, sonrası gözümde çakışan şimşekler ve tarifsiz bir acı... Sol ayağımı burkmuşum meğer. Bu aksilikten dolayı konserin kalanını oturduğum yerde çalkalamaya ve mosmoraran ayağımı çılgın kalabalıktan uzak tutmaya çalışarak tamamladım. Bir ara dayanamayıp ayağa fırladım. Yalnızca bel ve kalça kıvırtayım dediysem de sonuç ayak hareketlerinin olmadığı bir göbek atmanın göbek atma olamayacağını anlamak oldu. Kös kös oturup ters dönmüş kaplumbağa gibi dönüp durarak dans eden tombulca bir çocuğu izledim ve kıskançlığımdan öldüm.


Yeni Türkü ise girizgahı fevkaledenin fevkinde yaptı, pek de güzel devam ediyorlardı ama ayak bağlı olduğu yerden bağımsızlığını ilan edip tuhaf bir yaratığa dönüşmeye başlayınca gece erken bitmek zorunda kaldı. Anladık ki, festival çocukluğu bizden geçmiş, Aya İrini'de konser dinleyecek yaşa gelmişiz... Yine de 2 Mayıs'ta Fanfare Ciocarlia'ya gitmemek olmaz, son bir kez daha... (tavuk şeyi tövbe tutmazmış ya neyse...)


Peki ben bu kadar kişisel lakırdıyı neden döktüm ortaya? Bu yazıda sözü geçen gruplara gözünüzü kulağınızı açın diye. Tek yan etkileri var, o da saykodelik sakatlanmaya sebebiyet verebilmeleri.

0 yorum:

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Best Web Hosting Coupons