1930-1960 yılları arasında 1.ve 2.dünya savaşlarını konu alan filmler ardı ardına çekildi. Çoğunlukla savaşın soğukluğunu ensesinde hisseden yönetmenler tarafından çevrilen bu filmlerde, karakterlerin psikolojik durumları tek tek irdelenmek suretiyle, seyirciye savaşın gereksizliği ve insanlık dışı oluşu vurgulanmaya çalışıldı. 1930 yapımı, Batı Cephesinde Yeni Birşey Yok ( All Quiet on West Front-Lewis Milerstone) bunun en önemli ve başarılı örneklerindendir. Erich Maria Remarque'ın aynı adlı eserinden uyarlananmıştır. Erich M.Remarque romanın başında şöyle der: ''Bu kitap, ne bir şikayettir, ne de bir itiraf. Sadece savaşın sillesini yemiş, aralarında mermilerden kurtulan olsa bile, yıkıntılarından kurtulamamış bir kuşağı anlatan bir denemedir.''(1) Birinci Dünya Savaşı'nı anlatan film, savaşın etkilerinden uzun süre kurtulamamış bir gençliği, cephedeki psikolojilerini:
-Ben ve Kayzer,ikimizde savaşıyoruz. Tek fark,Kayzer burada değil. (Slim Summerville)
Öğretmen Kantorek nezlinde savaş kışkıtıcılarını:
-Kantorek hepimize candan iyilikler diliyor.
-Keşke Kantorek de burada olsaydı!
-Kantorek ne yazıyor mektubunda?
-Bizler demirden gençlikmişiz. (askerler acı acı gülüyorlar.)
ve bol para kazanabilmek uğruna insanların kıyasıya öldürülmelerini anlatır. Kamera,siperdeki askerleri tek tek inceler, bu da filmin en önemli özelliklerinden biri olan Askerlerin Gözünden Savaşın Korkunçluğu'nu anlatan en iyi filmlerden biri sıfatını almasını sağlar. Filmin bir başka sahnesinde, askerler arkadaşlarını hastanede ziyarete giderler. Franz Kemmerich'in yatağına yaklaşırlar ve yaralı asker, değerli saatinin çalındığından bahseder.
-Ben hep söylerdim sana, öyle değerli saat taşınmaz diye, der Müller.
Filmin son sahnesi, daha etkileyici olması için yönetmen tarafından eklenen bir sekansla dramatikleştirilir: Siperde bir Alman Asker ileride bir kelebek görür. Ona bir an için dokunmak, uzun zamandır sadece silahın soğuk namlusuna dokunmuş bir asker için önemlidir.Bir anlık dikkatsizliği sonucu, tam elini kelebeğe uzatmışken,bir Fransız keskin nişancısı tarafından vurulur. O gün Alman Genelkurmayı’na tek cümle bir rapor gider: “Batı Cephesinde Yeni Birşey Yok”.
İlerleyen yıllarda 2.dünya savaşı soykırımını, Nazileri ve Yahudileri anlatan filmler ardı ardına geldi. Cepheler ve düşmanlar değişti. Kendi ideolojilerinin propogandalarını yapan filmlerin yanısıra (Jud Süss-Almanya- veya Stalingrad -Rusya-) savaşı bir insanlık suçu olarak gösteren filmler çekildi, hala da çekiliyor.
Tüm zamanların en iyi savaş filmlerinden biri diye nitelendirilen bir başka film Navaro'nun Topları.(The Guns of Navaros,J.Lee.Thompson,1961).Ege'de,Almanların kontrolündeki bir kanalı aşarak İngilizlere yardım götürmek için çalışan komandoları anlatır.
Billy Wider'ın 1953 yapımı filmi Stalag 17 ise, bir esir kampında aralarındaki casusu yakalayabilmek için uğraş veren Amerikalı Askerleri anlatan ve yer yer komedi unsurlarıyla harmanlanmış başarılı bir filmdir.
1981 yapmı Das Boot (Wolfgang Petersen) ise,
Schindler'in Listesi (Schindler's list, 1993,Steven Spielberg) Gerçek bir hayat hikayesinden sinemaya aktarılan filmde Alman işadamı Oskar Schindler'in Polonya'daki fabrikasında 1100 yahudi işçiyi çalıştırmaya başlayıp soykırımdan kurtarması anlatılır.
Piyanist(2002,Roman Polanski):Varşova Radyosu'na piyanist olarak görev yapan Wladyslaw Spzilman'ın(Adrien Brody) hayatı,Almanların Polonya'yı işgali ile değişir.Şans eseri toplama kampından kurtulan Spzilman,Varşova gettolarında yoksulluk dolu bir hayata adım atar ve bir kaçış öyküsü başlar.Ta ki Bir Alman askerinin yardımına kadar...
-Duvarın bu tarafında olmak daha iyi, ha?
-Ben bile bazen ne tarafta olduğumu bilmiyorum.
Birdy(1984,Alan Parker) Vietnam savaşından dönen 2 yakın dost, savaştan önceki durumlarından oldukça farklıdırlar. Al savaştan fiziksel yaralarla dönerken, kuşlara özel bir ilgisi olan Birdy kendisini kuş zannetmeye başlar. Savaşın ruh durumları üzerinde yarattığı tahribatı etkileyici bir dille anlatan bir filmdir.
Müfreze(Platoon,1986,Oliver Stone) ise Genç bir müfrezenin Vietnam Savaşı sırasında ormanda ölümle kalım arasındaki ince çizgide verdikleri mücadeleyi anlatır ve Vietnam hakkında yapılan en sert filmlerden biri olarak kabul edilir.
-Çimeni yetiştiren nedir?
-Kan,kan,kan.
-Peki,bizi yaşatan nedir?
-Öldürmek,öldürmek,öldürmek.
-Kolay. Bu dünyada yaşamaya haklarının olmadığını düşünüyorum.
Private Cowboy: Hey, kamera burayı çeksin. "Bir Vietnam Filmi."
Private Eightball: Evet, Joker John Wayne olsun. Ben at olacağım.
Donlon: Kaya. Ben kayayım.
T.H.E. Rock: Ben de Ann-Margret olayım.
Crazy Earl: Ben General Custer'ım.
Private Rafterman: Peki kızılderililer kim olacak?
Animal Mother: Hey, Vietnamlıları da Kızılderili yaparız.
Vietnam Savaşını konu alan diğer filmler ise Apocalypse Now (Kıyamet,Francis Ford Coppola),Deer Hunter (1978,Michael Cimino) , Dr.Strangelove:How I learned to Stop Worrying and Love the Bomb (S.Kubrick,1964), Good Morning Vietnam (Barry Levinson) şöyle bir replik kalmış aklımda:''Yanlış adam,yanlış zaman ama doğru yerde.''
1.E. Maria Remarque, Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok, Engin Yayıncılık (1.Baskı,1994)
Ezgi Aktaş
ezgiaktastr@gmail.com
0 yorum:
Yorum Gönder