İstanbul'a dair siyah-beyaz fotoğraflar paylaşmak istedim. Fotoğraflarımın subjesinin "insan", dekorumun "İstanbul" önemsiyorum. Belki İstanbul bir masal şehri değil günümüzde, ama üzerinde yılların deneyimli, sahne tozu yutmuş oyuncuları gibi her ne olursa olsun oyuna devam etmek zorunda olan yaşayanları var bu kentin. İstanbul'u bir tiyatro sahnesi olarak görüyorum, öyle köhne ki döşemeleri, basınca içe çöküyor, tavanından tozlar dökülüyor.
Yerine daha modernini inşa etmek istiyorlar ama şimdilik hala kapısına kendisini zincirleyen emektar kent sakinleri var ve onların yüzü suyu hürmetine yaşıyor Yeditepeli Kent.
Yazar Ümit Kaftancıoğlu'nun dediği gibi "İstanbul Allak Bullak" belki ama belleğini-kimliğini henüz yitirmedi. Henüz ne Dubai, ne New York ne de Amsterdam. İstanbul hala Yeditepeli , hala dinazor, hala sevdiğim kent, hala evim. Bazen ağır makyaj yapsa da kırışıklıklarını saklamak için, hala aynı allak bullak bakış var yüzünde. Yalnızca kimi zaman istemediği roller oynatıyorlar, taklit etmesini istiyorlar. İstanbul oynuyor, ama yapmacık duruyor üzerinde. Ama arka sokakları hala kendisi, hala İstanbul.
0 yorum:
Yorum Gönder