Bilirsiniz, siyah sansürün ve sınırların temsilidir. Gazetede, televizyonda gizlenmek istenenin üzerine siyah bant çekilir. İşkenceciler kurbanları bir şey görmesin diye gözüne siyah bez parçası bağlarlar. Kadınlar bedenlerini siyah çarşafın içinde saklarlar. Yurtlarda ya da evlerde içerideki kadınlar dışarıdan görülmesin diye pencerelere siyah perde çekilir. Sinema filmlerinde beğenilmeyen yerler karartılır. Bunları düşünerek, duyurunun yazdığı internet sayfasına bir süre bakakaldım. Satırları iki defa baştan okudum. Sayfanın siyah olan arka planına baktım. Duyurunun siyah gibi her şekli ve rengi yutup yok eden bir rengin üzerine yazılmasının kesinlikle tesadüf olmadığına, yapılmaya çalışılanın özellikle göze sokulmak istendiğine inandım. Derseniz ki, kitapçı ve sansür ne alakadır? Hakkınızdır. Ama uzun zamandır sansür sadece yukarıdan bir yerlerden gelmiyor. Okuduğunuz gazeteyi satın alacak bayi bulamamaktan, izlediğiniz filmin yarıda kesilmesine, eylem hakkınızı kullandığınızda karnınızdaki bebeği düşürmenizden birilerinin kovanına çomak sokan düşüncenizi açıkladığınızda başınıza gelene kadar her yer siyah, dört bir yan sansür. Metis'in başına gelen bu saçma olay da siyah perdenin ipinin bir kez daha çekilmesi. O ip koptuğu an, her yer aydınlık. Nezih'i ilkeleriyle ve nezih müşterilerinin iade ettikleri paralarla o siyah perdenin ardında bırakıp Metis'in yanında olmak da bizim aydınlığımız.
Bildiğiniz üzere, Metis Kitap'ın her yıl çıkardığı temalı ajandaları var. 2011 yılının konusu ise, "Irkçılık, Ayrımcılık ve Nefret suçları" idi. Ajanda satışa çıkar çıkmaz arşivime katmış, sayfalarını karıştırdıkça yarım kalan hayaller yasında bir toplum olduğumuzu yine yeniden idrak etmiştim. Her sayfa, ırkın, cinsiyetin ve milliyetin vicdan ve akıldan daha yüce tutulduğu bu topraklar üzerinde ötekileştirilmişlerin acısını bağırıyor, düşünceleri, dili, ırkı ve cinsiyeti yüzünden bedenen yok edilenlerin isimlerini hafızaya kazmayı sağlıyordu.
Metis'in bu inisiyatifi pek tabii ki birilerinin hoşuna gitmeyecekti, biliyorduk. Gerçekten de öyle oldu. Ajanda otorite tarafından toplanıp meydanlarda yakılmadı ama, yine bir kitapçı olan Nezih Kitapevi, kendisi gibi nezih müşterilerinin (!) derin hassasiyetleri ve artan şikayetleri sonucunda bu ajandanın satışını durduracağını duyurdu. Bütün bunlara sebep olarak da, Metis ajandasının "Türkiye Cumhuriyeti yasaları ve Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği ilke ve düşünceler" ile uyuşmamasını gösterdi. Hatta daha ileri giderek, şikayetçi müşterilerin parasını da iade edeceğini ekledi.
20 Ocak 2011 Perşembe
Sansürün Rengi Siyah
13:29
Ezgi
No comments
0 yorum:
Yorum Gönder