Geçenlerde o fotoğrafı aradım ama bir türlü bulamadım. Olması muhtemel yerlere baktım. Bunalmıştım, o kapıya bakmam, derin bir nefes almam gerekliydi. Aslına ulaşamadım, zihnimdeki imgesiyle yetindim. Şimdi günlerdir o kapıyı düşünüyorum.
Aslında olayı en başından anlatmadım. Yüzünü bile görmediğim ama hayatıma girdiği andan itibaren sözcükleriyle hayatıma değer katan birini kaybettim geçtiğimiz gün. Kaybetmek sözcüğü mecazen değil. Ölüm sözcüğünün yumuşatılmış hali. Haberi öğrendiğimden beri de yukarıda bahsettiğim fotoğrafı arıyorum işte.
O fotoğrafı arayıp durmamın öyle ağdalı bir sebebi yok aslında. Karanlıkta öylece duran pembe-turkuaz boyalı bir ahşap kapı. İlle anlam yükleyeceksem, aklıma şu cümleyi getirdiği ile yetinebilirim: Dünkü dertlerin bugün yok, bugünkü dertlerin yarın olmayacak...
0 yorum:
Yorum Gönder