On gün öncesine kadar evimin karşısında bulunan metruk apartmanın ikinci katında duvarında "Düttürü Dünya" yazan bir daire vardı. Düşünsenize, sabah uyanıyorsunuz, bütün gün içinde sizin dönüşünüzü bekleyecek 3 kedi bebeğin kendisini huzurlu hissederek mırıl mırıl uyuduğu evinizi tam 9 saat terketmek üzeresiniz, gecenin ağırlığı sabah rüzgarına kapılıp kapı dışarı gitsin diyorsunuz ve o da ne! Eşşşek kadar harflerle "Düttürü Dünya" yazısı. İronikti.
Ti, çünkü o metruk apartmanı yıktılar. On gündür de yenisini dikmek için tozu toprağa katıp bayram haftasonu, yağmur çamur, gündüz gece dinlemeden çalışıp duruyorlar. Yenisi büyük olasılıkla şu balkonu bile olmayan, kişiliksiz daireciklerden ibaret 5 katlı apartmanlardan biri olacak. Duvarında "Düttürü Dünya" yazmayacak. PVC pencereleri sımsıkı kapalı bir ev, tozlanmasın diye vitrinde hiç kullanılmayan tabak çanaklar.
Saat 12'e geliyor... Müzikçalarda bir Oi Va Voi çalıyor, bir Göksel'in yeni albümü "Mektubumu Buldun mu?". Aklım Tarık Akan'lı, Necla Nazır'lı bir filme gidiyor: Ateş böceği hani filmin adı. Kafasına göre alıp voltasını giden bir sarı vosvosla dolaşan fırlama bir piçoz ile sürekli elma dişleyen bir çocuk-kadının aşkı ne güzeldi. "Şimdi Sen Varsın" çalmaya başlıyor şimdi de, canım Seyyal Taner'in o muhteşem şarkısı. Tepemde kendi kuyruğunu yakalamaya inat etmiş 3 yaşında kara burunlu bir kedi yavrusu(!), karnımda periyodik sancım, dolapta 4 paket İsviçre çikolatası ile nihayet "Goodbye Ruby Monday goodbye..."
0 yorum:
Yorum Gönder